On Yedi Otuz Takıntısı
lanet olası saat tam on yedi otuz
şimdi bu memurlar ellerinde torbalar
nispet yapar gibi koştura koştura giderler karılarına
bir anlar tekil kalmış organizmaların yalnızlığını
göz göze gelip ağlaştığımız o şaşılası hassas zürafa
ölürsem bir biyokimyasal tepkidir vereceğim
kimsecikler de okşamaz ya zaten denizin okşadığı gibi
bu susku iki dudak arasındaki umarsız bir yılgıdır bilirim
uçamayan kuşların soluk çığlıklarını işitmek istemem
geride kalmanın burukluğudur derim gidenlere
güzel kadınlar terk ettiğinde hep böyle olur
gürleyerek inen vicdansız bir gök takılır peşinize
ruhun derin ve ılık sularına buzdan sarkıtlar düşer
kuşluk vakti çağırtmaçlar dağılır bozkır kasabalarına
ne zaman otobüslerde yalnız giden çocuklar görülse
lanet olası saat tam on yedi otuz
gitmesin, dur/durun