Safir
yine vurduk gemileri dalgalar arasına
ellerimi sıkı tut kaptan
herkesin yüzünden yalnızlık damlıyor
kiminde savrulan yaşamın külü
burdan öteye yol gitmez diyorlar
bu şehri vurdular kaptan
ağladıkça uzadı yüreğimdeki fitil
her yerde hüküm süren rüzgarın parmakları...
dün gece düşümde maviler dökülmüştü yastığa
ve ben savaştan kaçan çocukları sarıyordum
taze çimenlere... kuş tarlası gibiydi her yer
ve afganlı bir asker şöyle diyordu:
beni niye kız doğurmadın anne!
kızları vurmuyorlar savaşta...
demirin çamura karıştığı zamanlardayız
hangi dilden konuşurlar anlamam
yanyanayken uzak oldu insanlar birbirine
herkes kendini gökte sanıyor kaptan!
herkes kendini safir sanıyor.
ah kaptan,
bu şehir hiç benim olmadı
eteği fırfırlı çocuğu da değilim artık
bütün ölümlerini tanırım bu şehrin
vakitsiz bir akşamüstü yakama taktığı
yas çiçeğinden
-dökmedim sırlarımı bir gülün hatırına.
benim bildiğim gecelerde kandiller yanardı kaptan
mavileşir mavileşir mavileşirdi her yer
ve kağıttan gemiler yapardı kurşun gözlü çocuklar
kaval kokardı tarlalar... seherde bülbül... kızlar şen
ve delikanlıların aklı havada.
uzak tepelerden atlılar geçiyor bak
ölümün kara yüzünü götürüyorlar
yürüdükçe büyüyor gölgeleri ayın altında
yürüdükçe büyüyorlar
herkes kendi ölüsünü gömüyor şimdi...
Arzu K. Ayçiçek
Dize Dergisi Nisan 2002 sayısı