Alışamadım
yokluğun ah! yokluğun yordu beni
yamak oldum ustalara yetmedi
acının nakkaşı katı... balın acısı zor
yaksam da sönen bir ocağı yeniden
içimdeki kavgayla barışamadım
seni alan bu şehre alışamadım
bazen koşaradım çığlık çığlığa
bazen bir sünger taşı alaca karanlıkta
yaralı atlara benzedi kalbim
akşam oldum kuşlar konmaz dalıma
akan zamanlara karışamadım
seni çalan bu şehre alışamadım
neler yok ki ezik yıkık yüzümde
ıslandığım yağmurları bir ben bilirim
kara trenlerin yanık türkülerini
göç pazarından aldığım güllü mendili
asıp da güneşe kurutamadım
geçtiğin yolları unutamadım
özlemin ah!.. özlemin yordu beni
iki yaban çağlasıydı şimdi uzak gözlerin
paslandı günler... yıkıldı dostluğun sıcak evleri
selamlar geçmiyor artık yeşermiyor telgrafın telleri
postacıyla bir daha görüşemedim
seni çalan bu şehirle barışamadım.
Arzu K. Ayçiçek
Ardıçkuşu Dergisi Şubat 2002 sayısı