KELEBEK BURCU
Gecenin kirpiklerinden konuşalım. Mavi bir sokağı
dönmeden sesin, kelebek burcundansın
attar aşkın yedi şehrini dolaşsa da
biz sokağın ucunda, ne kadar eskitsem bir uç veriyor asma
yaprağın. Düşünürken gördüm avluya düşen gölgeyi.
(İlhan Berk bilir, gezdiği yerde yeşil bir dal vardır.)
Bir elmayı soyar gibi bakarsın toprağa
anlamaktan hep kuşku duydun. Sezginin deniziydi
uyuyordu sözcüklerinin kıyısında.
Şimdi çiçeğin üstüne basarak geçiyor rüzgâr
dut dalları söyleştiği.
Rüzgar ki bilmez çocukluğunu, bundandır hırçınlığı.
Hortum döne döne çalışır fırtınasına
ardına bakmaz dünya, farkında değildir hızının.
(Dünya ki, hiç kimse onun gibi bakmadı kendine.)
Sarı bir kedi gözlerini dikmiş bakıyor
gerinen bahar göğüne.
Daha bir limon kadar sararmamıştır
öğlen vakti. Karşıdan karşıya geçiyor bir kadınla
bir çocuk. Otlara devrilen bir akşam el ele.
Akşamın saçları ki uzundur sevişmeler kadar.
Mayısın gönyesi kırık, bayırlara açık pergelinin ucu
defterinin kenar süslerinden uçurmuş kuşları.
(Bir vadi uyanmış sığırcıkları gösteriyordu.)
Gecenin kirpiklerinden konuşalım. Şimdi akşamdır
senin orada vakit, salıncak bilir
ipte sallanır beyaz gömlek rüzgârla.
Yakından bakıldığında ışıltılar, sonsuz sulardır
zaman. Denizin kıyısında taşlar, midye kabukları toplar.
(Denizin adı dalgaların içindedir, İlhan Berk’in şiirde.)
Kursun Kalem, Sayı 6, Temmuz-Ağustos 2010