28 GÜNDE BİR LOBELYA….
Gece diyorum Lobelya, ayaklarımın altında gümüşservi…
Adının dişi akıntısı damarlarımı sorguluyor, yorma beni.
Kesik sözcükleri dikmekle geçen zamanlarımı sana getirdim
Lanetli deneyimleri…
bileklerimde ucuz, hafif meşrep neşter öyküleri…
-hayır boşluk diye bir şey yok, yeni yaşamlar bul kendine
unutmak için değil oyun-
Al dilimi, içinde çiçek kuruttuğun kitapların arasına sakla.
Muayyen günlerimi geçirmekteyim, kanla yargılama beni
bir sancı ki dölyatağımda epriyip
vücuduma uğultuyla yayılmakta…
Bunun için yirmi sekiz günde bir bütün böcekler Kafka,
bütün gerçeklerin perçemi yer altında.
Isırdılar beni, bir kere değil hem de…
Bak yine ıslığım kırılıyor yapraklarında hakikat-i cam
Çığırtkanların bol köpüklü, katışık
sıtma nöbetleri geçiyor sokaklardan, aldırma.
Geceler içinde bir geceki şayet
Bir ölüm doğrulayacak ya da haklı çıkaracaksa şairi
Bir kadının sırtında bira şişeleri kırılacaksa
-ki kendime ait odam olmadı benim
hava kararmadan babama koştum-
kana bulanmış ellerimi nadasa bırakırım üzülme
Bütün ölülerini ben yıkarım, suya ihtiyaç duymadan hem de.
Hangi utancı temize çeker ki suyu aşındırırken dudaklarım?
Lobelya, tutup her bahar zangoçların bilmecelerini yanıtlıyorum tiksintiyle
Yanlış duraklarda bekliyorum, yanlış otobüslere biniyorum
Çıplak bir ağacı düşlüyorum rotatiflerin inlemeleri içinde
Yeryüzü sarsılıyor bilincimle birlikte.
Ağzımdaki enzimler mi büyütüyor sesimden doğan sesleri
-yoksa öğretilen her şeyi kusuyorum muyum entegre tesislere-
Panikle odalara doluşuyorum, avuç avuç ilaçlar yutuyorum
Girişik tümceler kurmak isterken sesimdeki esrar sökülüyor
Efil efil bir rüzgar geçiyor sıkıntıyla bacaklarımın arasından
Asit yağmurlarıyla doluyor bütün kuytularım.
Bazı yalanlar güçlüdür Lobelya,
Yalanda olsa seyreltirler acıların rengini
Bu yüzden yıllandıkça artar değerleri
Lobelya tutup her bahar düşen bir cemreyi yerinden kaldırıyorum
Kışlarım hep uzuyor bu yüzden
Üzülme sen her şey geçer bütün yalanlar içinden
Yirmi sekiz günde bir Lobelya
dönüp gölgemi kucaklarım.