akıllım
bu deniz bu yaraya kaç dalga
dalga kuytularında kırıldı akıllım
dağlana dağlana
lâl bir sese tutunan
gidişim de kalışım da hep sana
unutma beni, kanarım sonra
anla, anla…
mor kağıtta kara bir nokta
harfler yana yakıla
uyumsuz her martı kendi yalnızlığına
gitmesem gelmesem de unutma
dönüşü yoktur aklın kuşkulardan
duygularını bir imgede harmanla
gömerim yüreğimi gün batımına
hayatın oyunundayız akıllım
kalsam da perdenin arkasında
bir açımlık faldın bana
küserim kanarım bakma suskunluğuma
unutma, unutma…
ışımayan geceye
saksıda solmuş çiçektik
gün şimdi yangın ve kırılgan
sözcükler toplamı kaldı hayata armağan
ölmekle kalmak arasıydım
ben yıldızlara ben sana
kâhinin mektubunu yolladım
yeniyetme dürüstlüğünde dilim
senin puslu aynanda saklıdır sözüm
sözüm denize sözüm dağlara
kör kemancıya ezgisi ardım sıra
giz yükü dizelerden süzdüm seni
kıldan ince köprüleri geçersin
sanki düşeceksin gözümü yumsam!
ellerini gezinemem
bilirim yasağımdır tenin
sus, su üşüyor taş batıyor yüreğime
gidiversem yakamoz toplamaya ay ışığına
ağıtlar yakmaya, doğuda rojda’yla ağlamaya
karadeniz’de bir dalga esmeye tozmaya
unutulmuş bir şarkıda ezgi olmaya
duymadığın türküler eklemeye kavgama.
elini tut gökyüzünün bırakma
beni bırak
bir cehennem dans eder içimde
bir çocuk uykusunda sayıklar
yıkılır üstüme geçmişin küllerini savurur dağlar
akıllım, okuduğun bu öyküde
rüzgâra kapılmış bulutlar ağlar!
(Deliler Teknesi/ Mayıs- Haziran/2008)