değildin, çiçeğim
öfkeyi taşın çıplağına yatıran mazlumun gözleridir
dağıldı nar bahçeleri, düşleri, düşürülmüş ovaların
kan dokulu çiğdemleri besliyor ah o şehirler
aşk olsan kanamaz dilin, o da zehirler
çıkmazda arzuyu, şefkatte şiiri, yangında gülücüğü
sonsuzun şarkısında opera gibi patlıyor nehirler
hasmımı gör artık gözlerinin alev almış perdesinde
av olduk, ağ olduk yalnızlığın simsiyah sahnesinde
değildin, çiçeğim...ayazladın sabrımın seherinde
mazlumu taşın sıcaklığına yatıran öfkesidir
bozuldu mevsimler ve yuvası, şehirlere alışmamış ceylanların
trajedi kalmadı gülden, güldandan yana
düştü dağ başlarını yıkayan yağmur, tozun sırrına erdi yol
sökün ediyor ahı fabrikalı turnaların, gece içinden ve şarkılı
eyle kervanını, dur da bak alaca sulara ey kervankıran göğ
hüznümü gör mavi akarın yoğsanmış perdesinde
avcı olduk, av olduk kendi çehremizin peşinde
yari vurduk, yazı olduk, yaz olduk sevdaların düşünde
seni silecek hissiyat var kötülüğün taşında
terk etme o gülüşü henüz yolun başında
taşı riyakara fırlatan öfkenin gözleridir!