İNSANLIK
dar açılı günler yoluyor çığlığını varoluşun
kadınların ölüme fosfor gözleri :fiilden faldan
tarih sıkılıyor fincanların haritasından
yüreklerinden bir şey geçiyor mermiden hızlı
zaman piramit zangır zangır titriyor birden
patlıyor hep oyuncak bildiğim tüfekler
vakitlerin alkışını bekler mor akşamlarda
büyürse kıpkırmızı insan olacak iyi bebekler
birbirinin neyini ezberler birbirine bakar
zaferle kazanılan parlayan yalnızlıklar
sözünde iyi duruyor azrail hiç dönmüyor
tatile de gitmiyor yanmış kireç gözleriyle
döke döke giriyorlar uykuya,tenden sızan zehirle
sinirli karıncalar geziniyor kurumuş kanlarında
sormuyorlar kimindir içimiz kimiz biz
dalgınlıkla cennet diyorlar bir günlük ömrüne
su sineğinin geçerken bu dar köprüden
aynı yer cennet cehennem aynı kapı bilmiyorlar
zaman ki bir dinazor yaşı seksen bin…
bir yıl geçermiş eğilip yerden bir taş kaldırsa