GÖKÜLKE GİZEMİ
Say ki şu bulutların baştan çıkarıcı seyisi sensin
bildiğine, gördüğüne pişman ettin belleğini de
ettin edeceğini, dikenle, anızla nadasını aştın dilin
bana inanmayacaksın ama dağlar yeşerdi dileğinle
Olimpos’un semalarında cik-cik çisentileri şölen
neşeli sığırcıkların nefesiyle nefesin uçuştu say...
hüzün yakamozları değildi toy püskülleri güneşin
şakıyan lacivert okyanusunda bulutların başıboş
şımarık zaman, düşünü çoğaltıp sürdürecektir say
siyaha inanma ufka takılı kalan; vadiler, yamaçlar
arasında tüketiyorken kül tenini; ağlamaz hiç kimse
“sus ey toprak, su, hava, ey aşk, savul hayalet yuva
közün bittiği yere, sözün tükendiği damara dek suç
deryasıdır serseriliğin, elma cenneti, cevher gökülke
gezegenidir”, diyeceksin, susku ve sürgün atlasında
say ki şu bulutların baştan çıkarıcı yüküsün, yeğni.