Cahit, Bir Kamaşmaydık Biz
-Cahit Ökmen için-
“Sis gözlüğü” takardık. Sistendi kamaşmamız.
Sisli masalarda sis rengi rakılar
içerdik, “o tenha arastada”. Tavşandık, acemiydik;
vaktimiz yoktu güzelliğimizin
erkek seslerimizde hangi tenhâ
korkuyu taşıdığını, yumuşattığını anlamağa.
Nasıl buğulanırdı gözlüğünde büyünün
muğlak, uçuk, kamaşmış heyecânı!
Karılarımız bizi anlamazdı, onları nasıl
sevdiğimizi. Yüreğimizdeki kopyalarıyla
onları nasıl aldattığımızı. Sis içinde konuşurduk.
Erkek seslerimizde “söz
panzehir mi arardı
kendi zehrine”, Cahit?
“Künc-i mihnette rakîbâ beni tenhâ sanma
Yar ger sende yatursa elemi bende yatur”
Her şey titrekti (şiirdi), biz kamaşırdık.
Nasıl bilebilirdik ki şiir aczidir sözün; ütopyasıdır...
da ondan mı göz gözü görmez masalarda
sözün zehri a ğ z ı m ı z d a ? Bu yitik sihir?
Aşk kamaşmadır hâlâ. Ama sis dağılıyor.
Taze kadınların erken aşklarına yetmeyen
cahil tutkuları mı Cahit, “kamaşma” dediğimiz?
Tavşanız, “bak bulvar fenerleri hassas!”
ama masum değiliz:
Kıskıvrak yakalanıyor şaşkınlığımız
gecenin müşfik, puşt gözlerine
o tenhâ arastada.
Çengelköy, l996
Yitikulke.com