s a n d a l c ı b a b a
karaköy-eminönü arası
dört yıl her sabah benim’çün kürek salladı
‘oku oğlum adam ol’du tek sözü
duydum ki öldü
o patlak avuçlu nasırlı eller
artık kürek acısı çekmeyecekler
ve martılar ve susamlar ve ezanlar ve haliç
daha da bir piç
‘oku’dum sözünü dinledim de
ve öğretmenlikten tekaüt oldum bir de
ikramiyemle bir sandal aldım
saldım on ikisine haliç’in
sonradan öğrendim balıkçı kahvesinde :
ölmemiş -öldürülmüş
üç kuruşu almak için cepkeninin cebinden
kitapsız biri ustura vurmuş
saldım sonra kırık çerçeveli diplomamı
tahta bavulumu delik şapkamı
ve not defterlerimi-öğrenci albümlerimi
acımı saldım iğrenç sulara
neylersin: eşkıya dünya
okusan da okumasan da bir
kürekmiş kitapmış kime ne
her daim aç her daim puşt-orospu