İMBİK
‘şiirkadınım’a
gözlerinden anlıyorum yaşadığını
zamanın imbiğinden süzülen bakışlarından ki mor
alnındaki yivlerin derinliğinden
ve torbalanmış elmacık kemiklerinden
o sokağı bir sen anımsarsın
gecenin karanlığında o solgun ışığı
ve buram buram içki kokan ter kokan kadın kokan
ve çığlık çığlık yanık yanık ezgiler dolaşan
her yanı talaş her yanı telaş o salaş zamanevine
bir sen kanarsın
bir palton vardır ısıtmaz
bir şapkan vardır başını kapatmaz
bir çizmen vardır parmaklarına söz geçirmez
bir gömleğin gözlüğün eldivenlerin
sonra martıların balıkların şiirlerin
sonra şarkıların türkülerin aşkların
kimse bilmez
ekmeğini hangi kayadan çıkardığını bilirim
bilirim ellerinin kocamanlığını
kaç dişini sıkıp da kırdığını
kaç işini bırakıp da ittiğini
ve kaç ölüme tapıp da yattığını
ve bilirim ol şehri birden terk ettiğini
ferhat gibi dağlara kaçtığını
şimdi
üstüne çektin bulutları
akbabalar şahinler hep seni konuşur
el değmemiş yemişler otlar
yabandikenleri ve gülleri
anımsatmaz artık sana dünleri
şimdi
yaşını yüz yılladın
sevi sarıp sarmaladın sırladın
ve karşımızda bir resmin söylüyor
senden kalanı
gözlerinden anlıyorum yaşadığını