DÖNÜŞ
En ağırı deneyimlerin
ağır ağır ölmek duygusu
bu olabilir bir yol haritası
içinde bir mutluluk varsa
bizim olmayan
I
Bulamıyorum tılsımını kopuşun
ve bağlanışın İki ayrı şey iki yaşam
birinde başka ölürsün diğerinde başka
Boy atar göçebelik ışıldar
yalnızlık olarak pamuk ipliğinde
Unutuş ters orantılı sınırsız bir özgürlük
yolunda kemirir dostluk arkadaşlık
neler varsa uçurum kıyılarında
Bir açıklaması olur her dönüş
öznesini yitirmiş yaşamların
Sevmez kimseler ışığın kırılmasını
bir yara ağaçtaysa diğeri kalbinde
sertleşir yerkabuğu içinde bir alev
kapanır kendi özüne
kırgınlıklarla bezenir özlemler
Canlanırsın mevsimler gibi sessiz
çığlıkları içinde doğanın
Kokusunu sunar vecd içinde
karanfiller akşam sefaları... sonrası
bir yorum. İnsan topraktan ve ateşten
Göstermek ister gibidir yüzünü bir göklü
takar kancasını omuzlarına
Akrabalığı gibidir güneşin her yüz
verir kendini tortusuyla akşamın
Başkalarının değil bu acılar
nehir kolları gibi dost elli senin
İster fırat olsun adı ister dicle
bir tarif vardır verilen her adda
bir hikâye bir mişli geçmiş
II
Nadaslıdır sürülmez toprak
sahici olsun diye yaşam
Aşk perilerini bekleyen bekler
şaraplarıyla dianios’u. Düşünürüm
hep yazlarda mı yazsam
kutlamak için bağ bozumlarını
Konuştururum öfkemi
gözleri içinden büyü tanrısının
Doluşur sayfalara iki kapılı hiçlik perdesi
Bir işaret çakar tarihsel sızıntılar
bir ölümlünün alnına
her devrin yaşamını konuşturacak
Topraksız bırakırız göç edeni. Budur
bizim toprak yasamız üzüntümüz...
Ey insanlar yaşlılar gençler çocuklar...
Bir bütündür evren ağacında içlerimiz
güneşle şakalaşan sevinçleri tutar
dallarımız
Öyleyse niçin acı içinde köklerimiz
hepinizin bildiği yaşayan soru
yenilgileriniz düş kırıklıklarınız...
Bu da bir ihanettir
İşler toprakta yılanlaşırken
kıvrım kıvrım bedenlerimiz
(Öteki-siz, Sayı: 16)