sümbül faslı
sesini biriktiriyor kemanın
dut ağacına asılmış
yorgun klarnet
diğeri geceden kalma
dudakları morarmış
sümbülü dinliyor hâlâ
testi arıyor öteki
annesinin mezarı için
koridorları çın çın
eski hastanenin
dipdiri bir kayayı
getirip koyuyorlar avluya
daha dünkü çocuk
olacakmış bize musalla
söz yüzüğünü saklıyor genç kız
bez ayakkabısına
kalenin güvercinlerini kokluyor
toy rüzgâr
çanları çalıp kaçmak istiyorum
çatılar beni saklar
kulak verip sümbüle
yokluyor hatırayı yaşlı kadın
deliniyor dudağı perdelerin
bir çatı boşalıyor aşağılara
ellerime yazılanı unutuyorum
unutuyorum ekmeği ve kanı
göğün kıymığı batıyor dilime
bulutları sayıklıyorum
tulumbaya koşuyor yerli kadınlar
merak onların telaşlı akşamı ya
topallayarak düşüyorum telaşlarına
içlikleri görünüyor bademlerin
gün sıçrayarak giriyor
gecenin kampına
yokbenimhiçbeyazım.