ÇÜRÜYÜP GİDEN
Sabah rüzgarı aştı gitti duvardan.
Güneş iyice yükseldi bahçede.
Yeşil otlar çiğlerini çoktan döktü.
Kuru dalların bile içine yürüyor can.
Bense oturmuşum pencere önünde,
Haddinden fazla acı yüklü...
Neyin var kardeş, diyor bir yolcu,
Tuzağa tutulmuş tarlakuşu musun?
Yok bir şey, diyorum, daha iyiyim,
Daha diriyim, yarısı çürümüş cesetten.
Gerçekten iyiyim, işinize gidin siz.
Yoldan çıkan ben de sürüden biriyim.
Öğlen saatleri bunaltıcıdır, evin içi ıssız.
İçeri gir de masadaki kitabı bitir, burnundaki kanı sil.
Sonra, istersen çıkar yürürsün.
Yollardan başka bir yer aklına getirme,
Getirirsen ölürsün, bunu adın gibi bil.
Yarım tas sıcak şarap içtim de, dönüp dönüp
Bahçe duvarına baktım, asmalar hâlâ yüksek,
Rüzgar hâlâ uzaklara gitmek için istekli.
Sen kimsin, sen böyle alçak, böyle ürkek?
Yatağına gir de yüreğini dindir...
Belki çıkış kapısını bulursun kendi kendine,
Gözlerini kapat da yeraltından geçenlere bak.
Hayat yeşerip duruyor, sen çürüyüp gitmektesin.
İşte bak, heyecanlı bir köpek düşleri kokluyor!
Edebiyat ve Eleştiri, Ocak-Şubat 2002