ELLERİME BAK
ellerine bakıyorum ve sana bir şey söylüyorum bu arada:
“ellerime bak, ne görüyorsan söylemeni istiyorum...”
bu eller benim olduğu için onları açabiliyorum
ama açılmış parmaklar, açılmış bir kalp kadar çok şey söylemiyor
ellerimi göremez oluyorum gitgide
“onları görebiliyor musun,” diye soruyorum sana
bir doğum günü pastasının bıçağını tutar gibi yaptıktan sonra
“kesip” kendini geri çekiyorsun
II
“kesip çıkardıktan sonra kalbini, yerine koyacak yeni bir şey bulmak
mümkün mü?”
soruyorsun, ama aramızda “ayın uzaklığı”*
-sandala binip benim nehir kıyımdan çekilip gitmen değil dalgaları
sessiz kılan
bu sözümü beğenmiyorsun, ama daha ne söyleyeyim derken
kesip çıkardığım pasta dilimini kurtarıyorsun
“yeni yaş” gözlemcilerinin aç ağızlarından
seni görmüyorlar ama ben sana “ne görüyorsun” diye sordukça da
göremeyecekler
cevapları olmayan sorular görünmez kılıyor seni
Halil Gökhan (Başka, Sayı: 10)