Övgü
ipeği basacak ateş
suyuna gideceğim köklerin
çözülmek de benim için su filizleri de
nerde nasıl söyledim
tohumlar dolgun
bu övgünün yatağı güllerin değil
yalnız yüzün aşina kitaptaki yastığa
baş koymuş iki güvercin
insan kumaştan bir yel olup esmeli
gidişini dönüşüne bırakma
böyle dedim hoş tutuğum tanrıya
nerde kime söyledim ilk ağaçları
asmaydı da köprü oldu suyun geçtiğinden beri
gövdemin atlasında
tohumlar olgun ama izlediğim bu değil
batıl sevincini de almalıyım yanıma
sevişen kirpiklerin
çorağa da gitmek güzel taze suskunluğa da
neden mi
nerde nasıl söylerim..