HÜCRE – FİL – SERÇE
önce hücremi düşündüm
sonra türküler sustu
önce hücremi düşündüm
sonra yitik bir kuzunun meleyişini
bir dağ kartalının mahpusluğunu
dışarda kargalar düğün dernekte
önce hücremi düşündüm
sonra hiç şaşırmadım
tek arının balı yok peteğine
bireyci karıncanın şaştım felaketine
önce hücremi düşündüm
açıverdim kapısını kafesin
ölümüne kanatlandı kanarya
inadına mutluydu
mezarlar toplu olsa da
her can kendini ölür
önce hücremi düşündüm
sonra mevsimler geçidini
hücrelerin mevsimleri var mıdır
ot olsam yeşerir miyim
-ag…ug…hık…mık…TIK !-
ben de mantarlanırım
mantarımı çalarsanız
sağ eliniz kesilir tam bilekten
gene de insansınız tüm insan halleriyle
seven sevilen sevilmeyen
sevinen gülen üzülen
isyan eden küfreden
kinlenen nefret eden
bağışlayan bağışlanan paylaşan
kıskanan kıskanılan
coşan çağlayan durulan…
birden filleri düşündüm
bir de “filliğe ikna edilmiş tayı”
salıverilmiş sürüye
dolanır “ben filim” diye
hortum neresinde saklı
birden filleri düşündüm
“incitti mi cicim” diyen
hovarda serçeyim ben
çok da s.kimdeydi sanki kerkenez
tipi E’den F’ye doğru eserken
ağaçlar dillensin içimdir kuşluğum