DÜET
Altay'a
Başım dönüyor
sürgünün içinde dimdik
ama ağır ağır soluyorum
bense yalpalıyorum
sarhoş bir denizci iriliğinde
pirinçten heykeller geliyor üzerime
yeryüzü kaynıyor ayağımın altında
dağlar, ovalar… düzgün bacaklı atlar
usulca çömeliyor yere
taşkınlık var senin bakışında
bir ip parçasının bükülmesi
seninse korku var, kor var gözlerinde
eski bir çocuğun hüznü
elin üşümüş, yüzünün yağı çekilmiş
kurumuş bir nehirim
bedenim sünger; çekiyor içimi
öpsem ensenden, ıssız yerlerine
ıslak havlular sarsam, dolansam yılan balığı gibi sana
düşerim, üşürüm, paslanmış eşyalarım dökülür
kaybolurum rüzgârın titrettiği yollarda
taş aynaların kusursuz parıltısıyla
kıralım geride kalan her gölgeyi
kıralım, kırılalım… uykuya hazırlanmış
zehirli çiçeklerin kokusuyla
dayan boynuma
DİZE 115 / MAYIS 2005