MEĞER
Gökçe gülümsermiş zaman, sessizliği kuşanırmış
Usanırmış kendisinden, aydınlığa karışırmış
Balkır imiş yıldızlardan, ışır imiş güneş ile
İner işler imiş töze, ısıtırmış yeryüzünü
Boşalırmış bulutlardan, yığılırmış ırmaklara
Çağlar imiş çavlan gibi, kavuşurmuş denizlere
Siner imiş yeşilliğe, gönenirmiş göverdikçe
Yayılırmış yaylalara, yükselirmiş yücelere
Filiz kırarmış bağlarda, kervan kırarmış yollarda
Yarışırmış kısraklarla, yağız aygır suretinde
Şi’r olurmuş gören göze, akan söze dizilirmiş
Döner imiş erenlerle; sırtında sevgi hırkası
Ben olurmuş tutuşurmuş, bu yangının ortasında
Kaynar kan imiş damarda, göyner kor imiş yürekte
Can olurmuş tutulurmuş, gömlekler içinde apak
Çıkar imiş boynu kuğu, meydanda darağacına
Ten olurmuş gömülürmüş, çırpınırmış uçmak için
Deprenemezmiş göç ede, börtü böceğe pay imiş
Tin olurmuş soyunurmuş, yitirirmiş dünü günü
Dağılırmış birikenler, saçılırmış bir iken bir
Gökçe gülümsermiş zaman, acıları yasar imiş
Tüketirmiş varlığını, karanlığa karışırmış.