DUVARLAR
Bir ev kedisi kumunu nasıl kazırsa
öyle kazıyorum sokakları, beyaz güllerin
tozunu yalar vaziyette rastlıyorum kendime
sonra ah! kime, nasıl anlatsam, nazara karşı
zeytin yaprağı hâlâ iyi geliyor bana.
ak sakallı adamlar çocuk! çöl olmasın
pankartları asıyorlar şehrin işeme duvarına
dönmüş tarihi surlarına. yaşlı çocuklar
müneccim! vardır elbet mecaz bir anlamı
mendil satmanın da.
sevgilimin çiçek versiyonuymuş gibi
davranıyorum nergislere. çingenelere
hüzünlü ama oynak nihavent longa.
neden onların elinden pahalı geliyor çiçekler,
teneke saksıları seviyor diye neden aşağıladık
sardunyayı, balkon kabul etmedi dedik
mütemadiyen
ah kavaklar! eğri durmasalar da doğruyu
söylüyorlar. çok yaşa demeyi unuttuğum
bir hapşırmaydı aşk, polenlerin marifetiydi
hüzün sandığım nem.
lütfen manolya, dallarının arasından sızan
kırmızı ışığı günlerce göremediğimi
söyleme kavaklara!
ben daldırma usulü yaseminler yetiştirirken
teneke yüreğimde, sen ada evlerinde kurtarıcı
fotoğrafı gibi asılı duruyorsun, üstünü artist
her aşk gibi bizimki de benzeyecekti
doğduğu yerin duvarlarına...