ESKİL LEKE
içimin çağırdığı kırlar var sende
ay batarken su içmeye inen ceylanlar
eskil zaman kentleri, taştan oyulmuş evler
buluttan, yağmurdan, kuştan bakarsın kimi
su gibisin, incecik yürürsün taştaki güneş lekesinde
sen yürüdükçe her sokağın sonuna bir deniz eklenir
ismin değil, sıfatın değil, sen olan gümüş yakamozlar
ipeği gizemli koylarından yüklenir de kadırgalar
ellerim saçlarına, uykularımız birbirine yaklaşır
sen iç çektikçe yaprağını eğip kapanan o mavi gül
bir an bulut kadar kocaman, bir an elin ayasındadır
ne çıkar, bir ilmeği çözmeye kalbini kırdıysak aşkın
aramızdaki her söz, nehre düşen ay yaprağıdır