YAZIN BÜYÜSÜ
güneşin dallarında olgun, ballanır düşer
koku damardan akar, su terler
sahiplenir, aşkı iğde çiçeği, günahsız
yaz, kupkuru tek çocukların ağzında yanmaz
suyu avuçlayan parlaklık dudağında
açık dili kabuk tutmaz, yaralı
bir yol içinde dur, dön bak yanıyor
yakana yapışmadan geleceğe dayan
yaz aldanmış akşamdır, kapıdan giren yabancı
gibi eksik olamaz kalbinde vesvese
kim nerede kalmış nerede dinlenir
yolu ne zaman çıkar yaza, yapayalnız
karşılaşır enkazla yaz, göğsündeki
ayrılığın parmakları birleşirse tuzak
yaz, yönünü kaybetmiş uzun beyaz
ağzı açık uyuyan kör iştah
etine yabancı bir uğultu çakılı yaz
tutulmayan söz, derisini çizen bekleme
ay ışığında konuşmaları kesen keder
parmaktan çıkmayan sıkıntı, yaz
çöl yüzük, damarda bekleyen daralma
yine söylüyorum bak yaz, ruhunu arayan gölge
kelebekle karpuzun arasına gerili perde
izini bırak gel! dursun öylece, silme silme
sözlerini ne çabuk yazdın cam elbisene
okurken bir ürperme, bir terleme, tökezleme
sesinden geçenler güzde kaybolan gazel
kalmaz, yapışkan dar odalardan çıkar, yaz
sıralar habersiz, kemiklerini ipine ateşin
mendiline yangınları silenleri sevmez yaz