TİNER
kaçkın güneşin yakın tazeliğinde
seni de aldatır bu mevsimin yağmuru
çakan şimşeğin ruhu yanıyor pencerede
göğsüme dökmediğin saçlarındı sanki
iksiri sunmadan kırılıyor incisi dudağının
çıkıyorum bu çıplak odaya soyarak sevinci
nehri turuncuya boyayan şafağın duvağını
öperek uzaklaşıyorum başlarken ninnin
dişiliğin hendekler açan gecemin yolları
o günden kalan sözlerin çınlıyor beynimde
ısırganların dikenlerine yatırıyor hafızam beni
dilim yaralı kekre sözcüklerin istilasında
hazırlıksız bir bahardım kelebek ölülerine
gene sildin papirüsteki mürekkebin izini
zehri uygarlık kılan cübbe zamanlarda
tinerli bir çocuğum sokaklarda şimdi
ipeğe deri örtünüyor emiyor tineri