Surname
sır diye bir şey yoktu
kahvehane köşelerinde
üc beş adam zamanın çenesini
bağlıyordu as’larla
uçkur dağıtıyordu devlet
avrupa ayna
içinde palyaço suret
boş boş gülüyordu kimlik
cumbalı evin perdesini
yırtamayan genç kiz
seviyordu arka sahnede
uzak ve yalnız
kösede bitirim delikanlı
ellerin ne yumruğu vardı
ne alkışı ama
yapış yapıştı tuz
kısrağın kalçalarında
düzlüğe hapis
sen kimdin orada
üzerinde kırkbeşlik sevdayla
yakalanan yabancı
kimi vurmaya geldin
bir cebinde ateş tohumu
gazete küpürleri koltuğunun altında
tarihi gecmiş suskun
-serpilmemiş
başak tanesi gülüşün-
sonra birileri geldi
meydanı ütüleyerek
umudumuzu sararttılar
en kalabalık yerinden
katladılar sokağımızı
son görüşümdü o gün seni
aslında hepimiz birer gizli katildik
devrilen ıhlamur ağacıyla
ördügümüz kafesin içinde
toplu intiharını besledik
sevdalarımızın
İmgenet Edebiyat Seçkisi Sayı: Sayı:12 / Aralık 2003