Şiir akademisi logo
Şairler Şiirler menü Öyküler
Fakir Baykurt Öykü Yarışması - Sarıyer Belediyesi Fakir Baykurt Öykü Yarışması sonuçlandı - Tanpınar Şiir Yarışması’nda Sonuçlar Açıklandı - 9. Aşık Mahzuni Şerif Beste Yarışması başlıyor - Dicle Koğacıoğlu Makale Ödülü 2017 - Bornova Belediyesi Şiir Yarışması - GİO 2017 Roman Ödülü - Sunullah Arısoy 2017 Şiir Ödülü Hüseyin Atabaş’ın - Gençlerden Atatürk'e Mektup Yarışması - "Attila İlhan Edebiyat Ödülleri" başvuruları başladı -
Yazar: Cahit ZARİFOĞLU
Öyküleri - Öykücünün Hayatı

MOTORLU KUŞ

Kırlangıçların mahallesinde acayip bir kalabalık var bugün. Kayaların, taşların, ağaçların başları tepeleme kuş dolu. Hepsi kırlangıç olsa iyi. Serçeler öyle bir sarmışlar ki etrafı, göz gözü görmüyor. Kartallar bile duymuşlar haberi. Taa tepelerde, yatmışlar sürekli rüzgarların üzerine, biraz da erken çıkmışlar evden, saatlerden beri süzülüp duruyorlar.

Başlarını ise eğmişler; aşağıya, durmadan kırlangıçların mahallesine bakıyorlar.
Oradan geçmekte olan bir kaç köylü çocuk:

— Acaba ne oluyor şurada diye yaklaşınca irkildi kuşların tümü.

Köylü çocukları Ahmet’le Mehmet bu kadar çok kuşu bir arada görünce, gözleri parladı sevinçten ve içlerinde av arzuları kabardı.

Ancak bir iki köylünün densizliği uğruna büyük bir gösteriyi kaçıracak değildi onca kuş.

Hemen haberleştiler aralarında ve birden saldırarak bunlara, başladılar başlarındaki işlemeli takkeleri gagalamaya.

Canlarını zor kurtardı Ahmet’le Mehmet.

Doğrusu şimdiye kadar hiç görülmemişti böylesi.

Acaba ne oluyordu ki, kuşlar birlik olup insanlara saldıracak kadar ileri gidiyor, göze alıyorlardı bunca tehlikeyi?

O zaman bir parça geriye dönelim, meseleyi öğrenmeye çalışalım.

— Bana bak bir daha o taraflara gidersen bacaklarını kırarım senin, kanatlarını ikiye böler dereye atarım, kaplumbağa beyinli kafanı gagalar gagalar delerim anladın mı ha!

Böyle bağırmıştı annesi küçük kırlangıca.

— Fakat anneciğim dedi o, bildiğin gibi değil, müthiş bir şeyler var orada.

— Her ne olursa olsun. Bir daha o topraklara adım atarsan beynini...
Uff, amma da korkunç bu tehditler.

Küçük kırlangıç bundan sonra o topraklara herhalde başını çevirip bakmaz, değil bir daha oralara uçmak...

Öyle mi dersiniz.

Daha annesi başını çevirir çevirmez öteye, küçük kırlangıç pırr diye havalandı ve ver elini o topraklar.

Zaten yaklaşır yaklaşmaz belli oluyor, çok garip bir yer olduğu, kayaların arasından siyah siyah dumanlar yükseliyor.

Küçük kırlangıç hemen daldı oraya. Gizlene gizlene, kayaların arasında ilerleyerek yaklaştı. İçerde mağara gibi bir yerde, görülmemiş şekillerle ve renklerle yepyeni kuşlar, kim bilir hangi dünyadan buraya kaçmışlar, harıl harıl çalışıyorlar, gözlerden uzak bu mağarada.

Tam o sırada bir gürültüyle başını kaldırmış küçük kırlangıç.

Bir de bakmış ki görülmemiş bir hayvan daha. Kuş desen değil, mamut desen değil, aslan hiç. Dedik ya çok garip bir yaratık.

Küçük kırlangıç bu vahşi yaratığın içerdekilere kötülük yapmaya geldiğini anlayınca, koşup çığlıklar atarak haber vermiş.

Onlar da bu erken uyarı sayesinde düşmanlarını yakalayıp afiyetle yemişler. Kanlı dişlerini göstere göstere küçük kırlangıca teşekkür etmişler.

— Aman demiş küçük kırlangıç, teşekkür meşekkür istemem, çekilin önümden de bir an önce buradan gideyim. Annemin dizinin dibine oturayım da bir daha dışarı çıkmayayım.

— Olur mu hiç demiş kuşlardan biri. Bize büyük iyilikte bulundun. O hayvan bizim neslimizi kurutacaktı. Zaten kala kala bir tek bizler kaldık. Bize “Oto kuş” derler. Görüyorsun kanatlarımız var ama çok kısa. Biz asıl motorlarla donatılmışız. Onlarla uçarız. Sana da bir motor takacağız. O zaman göreceksin, nasıl yıldırım gibi uçacaksın, herkes sana hayran kalacak.

— Sahi mi demiş küçük kırlangıç

— Elbette. Bakma sen bizim kanlı ağızlarımıza. İçimiz çok iyi bizim.
 
Böylece küçük kırlangıca da bir motor takmışlar. Önce mağarada bir tur attırmışlar. Kanatlarına girmiş iki otokuş, bir güzel öğretmişler motoru nasıl kullanacağını. Bütün mesele sık sık, motorun üstündeki “kuvvet levhası”na peşpeşe gaga vurmakmış. İşte, gücü kuvveti yakıtı makıtı buymuş motorun.

Yuvaya motoru çalıştırarak dönünce küçük kırlangıç:

— Eyvah demiş annesi, tahmin etmeliydim, demek şimdi de seni düşürdüler tuzağa.

— Neler söylüyorsun anneciğim demiş küçük kırlangıç. Ne tuzağı.

Ve başlamış bütün olup biteni anlatmaya.

Fakat annesi:

— Aptal diyormuş bunların hepsi uydurma. İnanma sakın. Hepimizin gençken başına geldi bu. Ama hiç birimiz aldırmadık buna. Çünkü sonu fena: Motor bedava. Ama yedek parça kan pahası. Kaptırdın mı kuyruğunu, ha!

— İmkansız demiş küçük kırlangıç, çok iyiydi onlar. Bana adımı sordular, “Kırlangıç” deyince sen artık “Kırlangıçmotor” oldun, “ama bu kadar uzun bir isim yerine biz sana ‘Kırlanmotor’ diyoruz, bu adı veriyoruz” dediler.

— Yaa, gördün mü işte. Adını bile değiştirmişler senin. (Ağlar).

— Ne var bunda, elbette kırlangıçmotor demek çok uzun, Kırlanmotor ismini ben de çok sevdim.

— Eyvahlar olsun dedi annesi, bu tam hapı yutmuş.

— Öyle değil anneciğim bak nasıl uçuyorum, tüy gibi. Ve başlamış motorun kuvvet kapağını sık sık peşpeşe gagalayarak hızlı turlar atmaya...

— Gördün mü, düşün bakalım, hepimizde bunlardan olsaydı da bütün işlerimizi beş katı bir süratle yapsaydık fena mı olurdu.

— Fena olurdu ya!

— Nedenmiş o anneciğim?

— Düşün bakalım, artan zamanlarda ne yapacaktık peki?

Küçük kırlangıç şaşırmış kalmış. Bütün işleri beşte bir zamanda yapıp bitirince, sahi ne yapacaklardı artan zamanda.

— Dinle yavrum dedi anne kırlangıç, bu anlattıkların, yani sürat, insanlar için önemli olabilir, ama bizim için değil. Biz zaten hiç zaman öldürmeyiz. Her şey binlerce binlerce yıldır hepimiz için aynı hızla, aynı zamanda yapılır çatılır. Geriye bir şey kalmaz ki fazla zamana ihtiyacımız olsun.

— Yine de anneciğim ben bunu kuşlar meclisine götürmek istiyorum.

— Peki demiş annesi, götür kuşlar meclisine. Ama korkarım onların vereceği karar senin aleyhine olsun.

Böylece küçük kırlangıç, yeni adıyla Kırlanmotor, meseleyi kuşlar meclisine götürmüş bir dilekçe ile. İşte o gün kuşlar meclisi toplanıp karar verecekmiş. Sebebi buymuş onca kalabalığın.
Kırlanmotor ortaya çıktı ve nefis bir gösteri yaptı.

— Ne öneriyorsun bize diye sordu kırlangıçların başkanı, toplanan milyonlarca kuşun önünde.

— Efendim, otokuşlarla bir anlaşma yapıp, bütün kırlangıçlara motor takılmasını öneriyorum.

Hararetli tartışmalardan sonra başkan kararı şöyle açıkladı:

— Kırlanmotorun motoru vücuduna sıkıca bağlanıp çıkarmaması için mühürlenecek. Hiç kimseye motor takılmayacak. Aradan altı ay geçecek. Tam altı ay sonra onu yine burada, bir kere daha izleyeceğiz. İşte o zaman bir rapor düzenleyecek ve buna göre esas kararımızı vereceğiz. Acele işe şeytan bulaşır. Bakalım ne diyecek, zaman denen öğretmen?

Kırlanmotor da, diğerleri de memnun kalmış bu karardan.

Bütün bu zaman zarfında annesi kederle dinlemiş başkanın kararını ve gözyaşlarıyla bakmış yavrusuna.

Aradan tam altı ay geçmiş.

Yine milyonlarca kuş birikmiş ağaçlara. Cıvıl cıvıl kuşlar. Rengarenk kaynaşarak toplanmışlar. Kırlanmotoru beklerken aralarında şakalaşmış, tartışmış, çeşitli düşünceler ortaya atmışlar.

Hele gençler.

İstiyorlarmış ki olumlu bir karar çıksın da hepsi takınsın motorlar.

Derken:

— Geliyor, nidalarıyla başlarını çevirmişler. Evet o, ta kendisi, Kırlanmotor bu.

Ama hareketleri yavaş. Yüzlerce yıllık ağır bir tanker hurdası gibi geliyor.

Uzmanlar hemen almış etrafını. İki dakkada derken beş saatte zor hazırlamışlar raporlarını, işte bu raporun çok kısa bir özeti:

— “Vücut, motoru, yabancı madde diye dışarıya atmak istemiş, ancak başaramayınca etrafını sarmış. Artık motoru vücuttan ayırmak imkansız. Kullanılmadığı için kanatlar gittikçe körelmişler. Motoru çıkarılsa, bu kanatlarla uçması imkansız. Gagalamaktan Kırdanmotor’un başı sersemlemiş. Beyni sulanmış. Gagasının ucu fena halde körelmiş. Ne solucan tutabilir, ne bir şey. Hele yuva yapmak için sap taşıması imkansız. Hem kuvvet kapağını gagala, hem de şunu bunu taşı, olacak şey mi. Ayrıca boynunda bazı kaslar gelişmiş, kalınlaşmış, bu sebeple de başını sağa sola çevirmesi imkanı kalmamış. Yiyeceğini bulmakta, yuvasını görmekte çok zorluk çekmektedir. Kendisi motordan dolayı son derece rahatsızdır. Altı ayda 15 ay kadar yaşlanmıştır. Onu kuşlar hastanesinde tedavi altına alır motorunu çıkarır, onu tekrar kırlangıçlaştırabilirsek belki hayatı kurtulur.”
Uzun tartışmalardan sonra başkan kararı şu şekilde açıkladı:

—Hemen bir cankurtaran çağırın. Ve bu olayı bir bültenle bütün kırlangıçlara duyurun. Düşmesinler yabancıların tuzaklarına.


Cahit ZARİFOĞLU

 

 

Sayfayı Hazırlayan: Merâl Özcan


Cahit ZARİFOĞLU

 
Şiirakademisi ticari amaç gütmediği için ürünlere telif hakkı ödemez. Ürünlerin telif hakkı yazarına aittir.
5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası uyarınca, ürünler site yönetiminden ve yazarından izinsiz kullanılamaz.  
Bebek Giyim - Toptan Oyuncak - web tasarım
Şiir Akademisi - Ana Sayfa