Ergin YILDIZOĞLU, 1952 - HEP ÖYLE KALDI
... sonra birden Eylül'dü
Hep öyle kaldı.
Gitmekle ilgili değildir
Ya da ölümle, ne de yaşamakla zaman.
"Bir ruh bir başkasına bakar da
sorularına cevap bulamaz"
Olmaktır sorun aslında, ama olmaz.
Galiba her şey bir başka gecikmedir.
Üç kişiden söz ediyordu bir şiir
Üçünün bir'likte unuttuklarından
Geceleri okudum sevgilim, sonra kalkıp gittim
Orada belki de, bir başka mevsime geçebilirdim.
Ancak, yine Eylül'dü zaman,
ve hep öyle kaldı.
Bir susturucu gibidir kış
Kararlı bir elin parmaklarıyla
Ana arterin ağzına takılan.
Yüreğin aklına sıktığı kurşunun sesini boğar
Yavaş, yorgun ve ağrıyla yağarken kar
Üzerini örterek, bütün ürkek beklentilerin,
"Belki"lere dair ve eskimeye.
Otobüsler mola verdiğinde
Nedense hep biraz şaşırtır duraklar
Yolcular yakalarını kaldırır:
Islak betonda, kısa, isteksiz adımlar
-Gece mazot, lastik, ve parfüm kokar¬
Gelenlerin hep alçak sesle konuştuğu
Cam ve formika restoranlara doğru...
'İstersen bekleme, ben bir şeyler yerim
sabaha oradayım nasılsa"
Ama bir adam hep dışarıda kalır
Sigarasıyla, geceyle ve beyazlıkla.
Başını kaldırıp yukan baktığında
... sevmek için istememiştim seni
... düşlemek için yanızca...
("Ah ha!" dedi "Fernando Passoa"...)
Işıksız bir gökyüzü,
Söndürdüğü ayın küllerini savutuyordu geceye
suçunun izlerini yok etmek için...
Edebiyat ve Eleştiri, Ocak-Şubat 2004
|