Nilay ÖZER - BİR ÖLÜNÜN SAATİYLE
Sanem Karagöz'e
kiş ellerimde yaralar açtı koştum otobüslere yetişmek için kar güzellemeleri saçarak şehre bir dost, iki dost, altı milyar dost buluşup uzunca söyleştik seni bir şiir susuldu her kelimede
Gönen kimin fikriydi sen çalıntı bir dizeydin İstanbul iyi geldiydi bir zaman saçlarına Garibaldi menekşelerinden ve iplerine akşamın asıldığı uzun balkonlardan söz ederdin bir ölünün saatiyle yedi yirmi beş dışarıda basık bir öğle vakti herkes anlamaktan yoruluyor sonunda bir gülden bir ağrıdan bir hiçten soyunuyor -hayatın mutsuz ettiği bütün çocuklar uzun ve azaplı bir uyku olacak- diyor melekler
aktarları dolaştım biraz zencefil biraz yasemin koktum pencerene süt ve acı akıtan incirle yüzleşemem bir dost, iki dost, altı milyar dost etmem biliyorum birbaşımayım dallarda kar putları gibi hiç eriyemem
İstiklal'de vitrinlerin önünde ölü çocuklarla sen siyah beyaz tuşlarında yaşamın ciğerleri değil ellerinin arasında şişip sönen bir şarkının küllerine körük nefesler âdetmiş alınırmış uzatılırmış böyle bir ölünün saatiyle yedi yirmi beş dışarıda gece ve ay aydınlığı -yüreği durduysa da saati ,'ursunmuş bende- ki onlar anlam- taş gül-demir-ağrı-dağ hiçten şahittiler sendeki tanrıyla bakıştığıma sularlasındır şimdi yıka yaralarımı -oda sıcaklığında ölüm de katı- diyor melekler
NİLAY ÖZER Varlık, Haziran 2004
|