Şiir akademisi logo
Şairler Şiirler menü Öyküler
Fakir Baykurt Öykü Yarışması - Sarıyer Belediyesi Fakir Baykurt Öykü Yarışması sonuçlandı - Tanpınar Şiir Yarışması’nda Sonuçlar Açıklandı - 9. Aşık Mahzuni Şerif Beste Yarışması başlıyor - Dicle Koğacıoğlu Makale Ödülü 2017 - Bornova Belediyesi Şiir Yarışması - GİO 2017 Roman Ödülü - Sunullah Arısoy 2017 Şiir Ödülü Hüseyin Atabaş’ın - Gençlerden Atatürk'e Mektup Yarışması - "Attila İlhan Edebiyat Ödülleri" başvuruları başladı -

Yıllıklar » 2004 Şiir Yıllığı / Hazırlayan: Veysel ÇOLAK » 1- SUNU

1- SUNU


Yaşamı dert ediniyorsanız, kültürel olanı da dert edinmek zorundası­nız. Bu bakış açısı, büyük açılımlar getirebilir insana. Sordurur, sorgulatır, eylemsizlıkten eyleme geçmeye itebilir her toplumsal özneyi. Sorun, işte bunun olamayışı. Çünkü günümüzde böyle düşünülmüyor. Kimse, ötekinin iyiliği için kurmuyor kendini. Hiçbir dönemde Türkiye insanı bu denli birey­ci olmamış; bu denli kendiliğinden bir yaşam sürdürmemiştir. 1970'li yıllarda oluşmaya başlamış olan bilinç yapılanması, şimdilerde bütünüyle yitmiş; in­sandan, onun geleceğinden yana hiçbir kıpırtı kalmamış görünüyor. İnsa­nın geri çekilmesi değil, düpedüz kaybolmasıyla karşı karşıyayız. Toplumun genel görünümü bu olunca, bütün sorumluluk kendiliğinden aydınlara, ay­dın sanatçılara yüklenmektir. Bu kesime baktığımızda da, durum hiç umut verici değil. Genelde; romanlara, hikâyelere, şiirlere bakmak, yeterince açık­layıcı olsa gerek. Sorunu şiir üzerinden değerlendirdiğinizde, toplumdan; daha doğrusu toplumun ideolojik, politik, kültürel ve ekonomik sorunların­dan kopuk bir şair tipiyle karşılaşırsınız. Eğer böyle olmasa kültürel yaşamın özneleri (şairler) etik, estetik ve ideolojik ilkesizlikler içerisinde olmazdı. Bu da, şiirin bütün kalelerinin düşmesine neden oluyor. Edebiyat ortamındaki bu işleyiş, gün geçtikçe pekişen bir güvensizliği oluşturuyor. Ürkütücü bir çıkışsızlık bu.

Oysa şiirin öncelikle öğrettiği 'şey' şairinin kendini, kendi düzeyini fark etmesi olmalıdır. Eğer bu başarılabilse, kendisiyle yüzleşmeyi başarabi­len bi şair tipinin oluşma süreci başlayacak. Bu, giderek şiirin bir görgü işi ol­duğunun anlaşılmasını sağlayacak. O durumda, sadece kendi için değil, baş­kaları için de şiir yazmanın sorumluluğu üstlenilecek. Ancak o zaman, yaşa­ffi1n gereksindiği şiir fark edilebilecek. Turgut Uyar'ların, Cemal Süreya'ların; çok iyimser biçimde, genç şairlerin kendilerinden başlayan bir şiir yaz­dıklarını söylemeleri, bugün pek doğrulanmıyor bana kalırsa. Yoksa Cemal Süreya'nın Üvercinka'daki şiirlerini yirmi beş yaşın altındayken yazmasının bir öğreticiliği olurdu. Sonra Attila İlhan'nın, Edip Cansever'in, Turgut Uyar'ın, Ece Ayhan'ın, Ülkü Tamer'in Sezai Karakoç'un çıkışlarının bir öğreticiliği olmalı. Şairini doğuran, onu kanatlandıran şiirlerin öğreticiliğin­den geçilmeliydi. Sonra bu şiirin kendi okuyucusunu oluşturma süreci baş­layacaktı doğal olarak. Bugün, tezgahtar kızların Cemal Süreya okudukla­rını görmek kimseyi şaşırtmamalı. Oktay Rifat'ın saptamasıyla; şairini ve okuyucusunu var eden şiir; gerçeği de yeniden oluşturup tanımlamalıdır. Bu da insandan ve onun geleceğinden yana olan, hep söylediğim gibi, bir gele­cek tasarımı ve yaşam biçimi öneren şiire vardırmalıydı. O görgünün bir Ürünü olmalı yazılan şiir. Bu sözler şiiire yeni başlamış gençlere söyleniyor sanılmasın. Onları da ilgilendirmeli elbette; bir erken uyaı! daha çok. Asıl, geçen onca zamana karşın bu şiir birikimini dönüştüremeyen, birkaç kitaba ulaşmış şairlere sözüm. İçten olunmalı bu konuda, hırçın bir yontucu olarak kendinden işe koyulmalı şair. Elbette bilinmeli bunlar. "ilim kendin bil­mektir" diyor ya Yunus Emre; öyle işte. Ama olmuyor. "Bir sorumlu ara­nacaksa, elbette ilk us'a gelen şair özne olacaktır. Şiir yazma adına, onun gösterdiği eylemlilik, şiirin gereksindiği bir tutarlılığı içermi­yor çünkü. Artık şiire adanmış bir ömür sürdürmüyor şairler. Şiir yaz­manın gerektirdiği donanımı edinmek gibi bir sorunları da yok. Şiir yazmada bilinen tekniklerin, bunların alışılmış ve en kolay olanını kullanmakla yetiniyorlar." demiştim 2003 yılı şiirini değerlendirirken. Örneklerin aşkın olmayışı, onlar üzerinden doğruyu düşündürecek bir tar­tışma süreci de başlatamıyor. Bu nedenle, önceki yıllarda olduğu gibi, şiir cephesinde yeni bir şey yok. Şiirin açmazları, yaşamın açmazlarıyla kördü­ğüm olmuş durumda. Bu, yaşamda yapılamayan bütün değişikleri şiirde; yani imgelemde yapabilme olanağı verir şaire. İşte o şiirin yazılmadığını gör­mek gerekiyor. Bu noktadan başlamayan şair, ister istemez, yaşamdan soyut­lanmış ve iyice kitabileşmiş bir şiir yazmakla yetiniyor. Onca yıldır Türk şiiri­nin Sisiphos Efsanesi'ne dönüşünün nedeni budur. Öte yandan; "Günü­müzde sanatsal yaratıları tartışmak gittikçe zorlaşıyor. Çünkü, üre­tim ilişkileri, toplumsal ilişkilenmeler, Pazar ekonomisinin gözetilmesi, sınıfsal çıkarlar, medyatik yapılanma; şair öznenin kariyerizmi, popülizmi, eyyamcılığı, pragmatizmi... içinden çıkılması zor, karma­şık bir yapı oluşturmuş durumda. Görünen o, şiir üzerinden yapıla­cak bir tartışma, bütün bu alanları içermek zorunda," Geçen yıla iliş­kin bu saptama, pekişerek belirleyici olmaya devam ediyor. Bütün bunları görmezlikten gelerek, günümüz şairinden ve şiirinden umutlu olunması gerektiğini söyleyenler çıkabilir. Dikkat edilirse, o kişilerin genelleyerek söy­lemeye çalıştıkları şey; aslında kendi şiirlerini savunmaktan başka bir şey değil. Bu doğal görünse de; aslında öyle değil. Asıl olan, şiirden yana, şairin kendini yıkmasıdır. Bunu becerebiliyorsa, şair kendi küllerinden yeniden doğabilecektir. Gerçekte var olma süreci de o zaman başlayacaktır.

Şiirde, büyük kopuşlar, sıçramalar elbette birden bire olamaz. Böyle bir beklentim de yok. Ama en azından bunun olabileceğine ilişkin uçları görebilmek istiyor insan. Çünkü bunu sağlayacak bir şÜt bilgisi birikimi, kendiliğinden de olsa, var. Bunun dönüştürülmesi sürecinin başlamaması, bana anlaşılır gelmiyor. İzlediğim dergilerde yayımlanan binlerce şiir, bir yanılgıyı pekiştirmenin ötesine geçemiyor nedense. Bu durum; şiirin gelece­ğini imleyen, aktığı yönü belirleyen bir seçki (yıllık) yapmayı olanaksızlaş­tırıyor. İster istemez, var olanı saptamakla yetinmek zorunda kalıyor insan. Bu çaba, şiirdeki o ürkütücü durağanlığın fark edilmesini sağlasa yeter diyorum. Unutmamak gerekir ki değişmeyen şey çürür; daha doğrusu, çürüyerek ölür.

2002 ve 2003 Şiir Yıllıklarında Türk şiirinin bir fotoğrafını ortaya koy­duğumu belirttim hep. Yıllık deyince, alınan şiirlerin yılın en iyileri oldukları anlaşıldı, elbette o özen gösterildi. Şiir düzeyi düşünüldüğünde, öyle olmadığı da oldukça açık. Bu durumda asıl amaç Türk şiirindeki çizgileri, en az, bir ya da iki örnekle gösterebilmek oldu. Bu yıl da yaptığım bu. Çünkü Türk şiirini yönlendirmeyi sağlayacak kanallar henüz belirginleşmiş değil. Öte yandan, bir yılın şiirine bakarak bunu yapmak olanaksız. Yıllıktaki şiir­ler, şiirimize bakışın, yapılan bu çalışmanın birer örneği aslında. Bu nedenle de geniş tutuldu. Bu açıdan bakıldığında, birlikte dşünmek için bir ön hazırlık da denilebilir bu yıllığa.

Söylediklerimin nesnel lması için, izlediğim dergilerdeki bütün şiir­lerin fotokopilerini aldım. Böylece, her şairin yıl içerisinde yayımladığı bütün şiiri bir arada görme olanağı sağladım kendime. Bu, şairleri kendileriyle ve diğerleriyle karşılaştırarak değerlendirmem yardımcı oldu. Bir nesnellik de kazandırdı bu. Gönül rahatlığıyla; ama üzülerek, " Günümüz Türk şÜt bu işte." diyebiliyorum. Ne yazık ki ustalara borcunu ödeyemeyen ve yaşamla yüzleşemeyen; görgüden yoksun bir şiir yazılıyor.

"Bütün dünya tutuştuğu anda ateş insanı yakmaz demenin hiçbir anlamı yoktur." Anlayacağınız, amaç dünyanın tutuşmasını engellemek. Çünkü şiirin bu gücü var.

Bu şiir yıllığını hazırlarken bana yardımcı olan şiir tutkunu dostlarıma, Av. Mehmet Yatar ,Av. Suat Çelebi’ye, ve öğrencilerime teşekkür ederim.


Veysel Çolak
Aralık 2004 / Karşıyaka

Veysel ÇOLAK

Şiirakademisi ticari amaç gütmediği için ürünlere telif hakkı ödemez. Ürünlerin telif hakkı yazarına aittir.
5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası uyarınca, ürünler site yönetiminden ve yazarından izinsiz kullanılamaz.  
Bebek Giyim - Toptan Oyuncak - web tasarım
Şiir Akademisi - Ana Sayfa