Şiir akademisi logo
Şairler Şiirler menü Öyküler
Fakir Baykurt Öykü Yarışması - Sarıyer Belediyesi Fakir Baykurt Öykü Yarışması sonuçlandı - Tanpınar Şiir Yarışması’nda Sonuçlar Açıklandı - 9. Aşık Mahzuni Şerif Beste Yarışması başlıyor - Dicle Koğacıoğlu Makale Ödülü 2017 - Bornova Belediyesi Şiir Yarışması - GİO 2017 Roman Ödülü - Sunullah Arısoy 2017 Şiir Ödülü Hüseyin Atabaş’ın - Gençlerden Atatürk'e Mektup Yarışması - "Attila İlhan Edebiyat Ödülleri" başvuruları başladı -

Yıllıklar » Şiirimizde 2005 Ufuk Turu / İhsan ÜREN » 1- Şiirimizde 2005 Ufuk Turu

1- Şiirimizde 2005 Ufuk Turu

 


Merhaba,

 

2005 yılına kötü girdim; sağ tarafıma felç indi. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Nöroloji Bölümü’nde on altı gün kaldım. Yom Yayınları’nın 2004 Şiir Yıllığı’nı orada kurcaladım. Bol vaktim vardı, onu kullandım. Sevgili Veysel Çolak’ın özensiz, tıkıştırma yıllığını inceledim. Sanırım, dergiciliğinden gelen bir anlayışla bazı niteliksiz şairlerin şiirlerine göz yumuyor, yaptığı güzel işin kalitesini düşürüyor.

 

Şubat ayında Kitap-lık dergisi ve ek olarak verdiği Mehmet H. Doğan’ın hazırladığı Kitap-lık 2004 Şiir Yıllığı çıktı. Sevgili Mehmet Ağabeyin yıllığı moralimi düzeltti. Yıllık yapmama kararıysa üzüntümü artırdı.

 

Bu arada özel hastaneye çıktım. Fizik tedavim orada yapılacak. Sağ olsun dostlar hiç yalnız bırakmıyor! BUYAZ’dan 21 Mart Dünya Şiir Günü için – Ağabey senin için bir onur günü yapalım teklifi geldi. Resimli dia gösterisi için fotoğraf seçimi dünyanın en zor işi gibi geldi bana, günlerce sürdü, oyaladı durdu beni. Beş, on fotoğrafla bir yaşamın hangi yönünü anlatabilirsiniz ki?

 

İki hastanede kaldığım bir buçuk ay boyunca doktor, asistan, öğrenci yüze yakın kişi yattığım yerin yakınına sokuldu, masamdaki onlarca şiir kitabını gördü, göz ucuyla olsun ilgilenen çıkmadı, diyecektim diyemedim; çünkü bir göçmen hemşire ile fizik doktorum ciddi olarak ilgilendi, bu da şiire olan umudumu tazeledi.

 

Bursa Kitap Fuarı’ndan yeni çıkan birçok şiir kitabı aldım; onları ayrı bir listede sunacağım.

 

21 Mart 2005 nihayet geldi. BUYAZ’ın programına uyarak toplantı yerine gittik. Sağlığım, sanıldığı kadar düzelmemiş, küçük İskender, söz verdiği halde, gerekçesiz gelmedi. Dia makinesinin çalışmaması günüme tuz biber ekti. Sağ olsun arkadaşlar; Diş Hekimleri Odası’nda programı tekrarladılar, ona da katılamadım, iyi olduğunu duydum, sağlık olsun!

 

21 Mart 2004 Dünya Şiir Günü’nde Gülten Akın, yeryüzünün acil gereksinim duyduğu çevre duyarlığını göstererek adımıza görevini yaptı. Gönlüm bu yönden pek rahat değil ne yazık ki elimizden gelen ancak bu…

 

21 Mart 2004 Dünya Şiir Günü’nde okunan Gülten Akın’ın bildirisini aşağıya alıyorum:

 

 “Değerli Dostlar, 

 

 …sözcükler korkunçtur. Kuşatır, sınırlar, belirler, sözcük deyim yerindeyse, anlamın tutukevidir. Alışılmış sözel yapılar da öyle. İşte şiir yazma, bu kuşatmayı, sınırlandırmayı aşma, kırma çabasıdır. Sözcükler öyle yan yana getirilir ki tutukluluk kırılır. Ulaşılmak istenen anlama en çok yaklaşılır.

 

Şiir, sözün özgürlüğüdür.

 

Şiir muhaliftir. Güncele muhalefet anlamı taşımasa bile. Hayatın kendisinden çıkar ama ona karşıdır. Hayattan aldığını bozup dağıtır, yeni bir gerçek kurar. Bu şiirsel gerçeğin yönü geleceğe dönüktür. İçinde umudu barındırır. Şiddetle, dehşetle, yalanla kurulmaya çalışılan bir gelecek dünyaya karşı çıkarken şiirin önemi büyüktür.

 

Şiir insanidir. İnsan için ölüm demek olan doğayı, dünyanın, doğanın, iklimlerin yapısını bile değiştiren bu dehşet uygarlığına YENİ BARBARLIK diyebiliriz. Tersin çevrilmesi gereken, budur. Bu barbarizmi kurmaya çalışan ülke yönetimlerine salt ötekiler değil, o ülkelerin ozanları da şiirleriyle karşı çıkmalıdır. Çünkü, kimse yumuşak döşekte uyuyan bile kendisini masun saymamalıdır. Dünya hepimizindir.

 

Barış için, savaşlarla yerleştirilmeye çalışılanın yerine gerçek demokrasinin kurulması için dünyanın tüm şairleri ses vermelidir.

 

İşte, ‘şiir insanidir’ derken, bunu anlamak istiyorum. Körelmiş vicdanları uyandıralım, yoksa ne insan kalacak yeryüzünde, ne yeryüzü, ne şiir.

 

Şiir için hep 21 Mart olsun”.

 

***

 

Genç yazarlara, şairlere sorulan soruların içinde, soruşturmalarda, anketlerde, verilen yanıtların dikkat çekicileri arasında yer alan önemli görüşler var:

 

 “Geçmişle aramıza perde indi.”(mişti! Biz bu perdeyi ve kuşaklar arası uçurumu ortadan kaldırdık. Şimdi), “Genç kuşağı edebiyatla barıştırıyoruz.” (Bunun için) “Kelamın tekelini orta yaş ve üstünden aldık”. Not: Paranteze alınmış sözcükler benimdir.

 

“Gençler dille yeni bir ilişki kurmaya, kendilerine özgü bir dil yaratmaya başladılar. Bu, İngilizceden, internet dilinden, mizahtan etkilenen bir dil ve edebiyata daha henüz yansımadı. –Reşat Çalışlar–” 

 

 ‘Tinerle kendini incelten insan’, madde bağımlısıdır belki ama, bence şiire yeni duyarlıklar ekleyen, imgeleri çoğaltan bir kişi de olabilir! Ünlem koydum cümlemin sonuna, tartışılsın istedim. Çünkü, tiner yağlıboya incelticisi olarak kullanılır çoğu zaman!

 

Kısır şiir ortamı, yalvaç ya da yalvaçlar bekliyor. Şiirde yeniliklere açız. İlhan Berk Usta, 1950’li yıllarda söyledikleriyle hâlâ gündemde: “İkinci Yeni’nin sorunu halis şiirdir”, “İkinci Yeni şiir için şiirdir”.

 

Türkiye’de dağ taş şiir dolu olsa da; yinelenen, başkalarından apartılan kurnaz yazılar; ki ben bunlara şiir diyemiyorum. Görünürde toz dumandan göz gözü görmüyor. Sıkıcı şiirler yazılıp duruyor. Birileri şiiri; üçüncü yeni, dördüncü yeni diye açık artırmaya çıkarıyor. Kimileri soysuz şiir olurmuş sanıp ‘soylu şiir’den söz ediyor.

 

“Yenibütüncüler” şaşkın ve suskun. İkinci Yeni taklitçileri “Madde Şiiri” diye bir şey uydurmuşlar, gidiyor.

 

Şairlerin içleri mutlu değil! Bezginler, kendilerini yinelemekten… Şairleri herkesler kandırabilir, ama onlar kendilerine bile kanmazlar.

 

İlhan Berk Usta: “Türkiye şiire kapalı bir ülkedir. Açık olmak için de hiçbir girişimi olmamıştır. Olanı bile, sanıldığının tersine görmemiştir. Gördüğünü ise, çoğun şiir sanmıştır. Böyle bir toprak şairin toprağı. Böyle bir çağda, böyle bir toprakta yaşıyor. Türkiye’de şair yalnızdır. Yaşamı da bir protestodur. Ahmet Haşim böyle bir toprakta yaşadı. Sessiz ve yankısız. Şimdi de Dağlarca yaşıyor, aynı sessizlik içinde. Başkalarını bilmem, ben çağımdan utanıyorum.” demişti 1981 yılında, yine aynı yıllarda Mehmet H. Doğan: toplumcu şairlerin klişeleşmiş mazmunlar kullandığından bahisle şiirde enflasyondan söz ediyordu. Umudu gençlerde görüyordu. Bugün Türk şiirini gençler ayakta tutuyor. İhtiyar Şiir ne yazık ki var; Mistisizme bulaşmış olarak! Hilmi Yavuz, kendini tekrarlıyor. İsmet Özel, dil çorbası, özensiz manzumeler yazıyor. Aradaki birkaç iyi şiirine bakmayın!

 

1980’lerden bu yana, Türk şiirini en geniş kavrayıp içine alan niteleme: DELTA ŞİİR nitelemesidir. Ben de şiir seçmelerimi bu gözlükle yaptım.

 

2005 yılında Anma Günleri, Şiir Ödülleri, ve ne yazık ki ölümler de var. Bu yıl Behçet Necatigil’in 25. ölüm yıldönümüydü. Sabri Altınel’in 80. doğum; 20. ölüm yıldönümüydü. 2 Ekim’de Azer Yaran sessiz sedasız ayrıldı dünyamızdan! O kadar ki dostları şairler onlarca yazıda ölüm tarihini vermeyerek gazete yazısı yazmanın şahikasını yarattılar!

 

Attilâ İlhan’ın ani ölümü şaşırtıcı oldu, gerçekten hiç akla gelen bir şey değildi. Medyanın gösterdiği duyarlılık elli yıldır, göstermediği bir duyarlılıktı. 1 Kasım 1958’de Yahya Kemal Beyatlı’dan bu yana böyle görkemli cenaze töreni anımsamıyorum. Duyarlılık bir haftadan fazla sürdü; ilk sayfada sekiz sütuna başlıklarla, ek seçme şiirler kitapçıklarıyla…

 

Velhasıl, Türkiye’de hâlâ şiir yazılıyor! Şiir geçen yıldan geride değil..! Bakalım, 1980 sonrası şairleri, şiirimizi düze çıkarabilecekler mi? Umudumu genç şairlere bırakıyorum.

 

Şiirle kalın, şiirle mutlu yaşayın.

 

 

İhsan ÜREN

Şiirakademisi ticari amaç gütmediği için ürünlere telif hakkı ödemez. Ürünlerin telif hakkı yazarına aittir.
5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası uyarınca, ürünler site yönetiminden ve yazarından izinsiz kullanılamaz.  
Bebek Giyim - Toptan Oyuncak - web tasarım
Şiir Akademisi - Ana Sayfa