Selami KARABULUT,1970 - GÖLGE
şaşkınlığımı saymazsam benim geçmişim olmadı.
tuhaf... ilandaki kayıba ne çok da benziyor yüzüm.
görmesem çıldırırdım, sildim izlerini; kırgınlığa yenik
düşlerimin. günün telaşıyla geçiştirdiğim zaman, nasıl
anlatsam ki; akrebin ufku kuyruğundaki zehirmiş.
bakıp da düne bir tutarı yokmuş diyorum ömrümün.
yalan hepsi... küçücük bir sır belki de bu cehenneme
katlanmama sebep. delili yok biliyorum, kimseler
inanmayacak sayıklamalarıma. biraz da umarsızım
yine de; yalnızlığın kıskacında kıvranırken tenim.
gövdeme zehirli bir korkuyla kazıdım öfkemi.
vebalı bir gölgeyim, geçidim yok kendimden öte.
neye dokundumsa ince bir hastalıktı ellerime
bulaşan. suç ve itiraf: ansızın tetiğe uzanan
parmak; başka bir kıyı yok diyorlar bana.
ah! ömrüm, ölüm kadar hükmün geçmiyor zamana.
giderayak çözdüm yokmuş kılavuzumun sırrı.
buradayım işte; durmadan yırtılan göğün altında
daha ne olsun ki bu dehşete düşmernek için.
yaşadıklarımın diyeti bile olmayacaksa intiharım.
pes doğrusu... ne çabuk da alışmıştım arsızlığa.
bir tebessüm bile yetermiş demek, kalbimi talana
açmaya. ayıplıyım, üsteli bir o kadar da hırçın.
vay ki tanrım! kırılsın belleğimin sahte fanusu.
bildim özrümü de geçemedim acısından aşkın.
Dize / Sayı 94, Ağustos 2003
|