BUKAĞI
Yanılmaların tam ortasında sen ve ölü bir şehir
kullanılmış sevgililer, bir de unutulmuş mızıka.
Böyledir ama çoğu insan bilmez bir müze olduğunu
aynada yüz biriktirir, korkudandır tabutu
biten yazları özenle katlayıp koyar cebine
ağan bir bulut görünce gidenleri düşünür
usulca çekiliverir kıyıya
hayatından yol geçsin diye.
Öfkesini parlatır her akşam, ama kullanamaz
bir kişi eksilecek olsa uğradığı kahveden
günü ufalanır. Sever kadınların dolgun gecelerini
çünkü onların ovaları var, denize açılan deltaları
coğrafyayı sevdirirler adama.
Hep usunda kedileri tekmelenen bir sokak
günün ayrıntısında aceleci bir hüzün
dalgınlıkla unutmuş o günü saklamayı
yanlışlıkla yer değiştirmiş bir kez
içinde kımıldamış paslı eski bir tren
düşündükçe bunu, gazete isteyen çocuklara gidiyor.
Yenilebilir insan korkarak sevişirse
özlediği beden, sardunyaların yeri
ama sevgiliyi durmadan soyar kapitalizm
eteğini kaldırır reklam denilen zehirli rüzgar.
Korkuyorum bunları düşündükçe
seni daha çok seviyorum
hiç değilse al bu kelimeyi saçına iliştir.
Dünya, 20009