Uçarlaf
Otobüs camlarına aklınız esince yaslanmayın
Ankara şiirde durduğu gibi durmaz, iki çukur nasıl durmuyorsa yastıkta
Biri bana desin ama çiçekçi kızların elinde neden bu ateşli silahlar
Kızılay önleri teneffüs, aşk ilkokul renginde bir pıtrak
Ben evvelce söylemiştim cebinizde parmak hesabıyla kalp taşımayın
Sokullu Yokuşu’nda bir kadın sanki kendi halinden bir yasemen
Süt taşırmış da uzamış saçları, solmasın diye sabah güneşine konmuş çocuklar
N’olur çiçekçi kızları şu bıçkın şoförlere versinler
Yazlar uzundu, utangaçlıktan bardakları öperken yakalandığımız ince hastalıklar
Ben evvelce söylemiştim bozuk bir saatle anılara seyahat etmeyin
Sokullu Yokuşu’nda bir adam, söz bir tabancadır karşı tarafı vurduğunda
Ceketinin kollarında hep aynı şarkı, Zuhal Olcay’dan Akdeniz’e doğru patlayan
Bu akşamlık çiçekçi kızlar ile Mardinli piyangocular sırt sırta konsunlar, ne çıkar
Sokağa naftalin dökerim artık hatıra sayılır, göz nurundan kapanır ceviz sandık
Ben evvelce söylemiştim uykusuz bir adamı kapı eşiklerinde yatırmayın
Sizi de uyarırım kimse sabahleyin perdeleri bir hevesle açmasın
Ankara ile bir kadın ağzı yan yana durmaz
Yine de şu çiçekçi kızlar ile Samatya’da masalar bir kerecik diz dize otursunlar
Bir gece benim de penceremi kırdılar, çoktan ölmüştüm kime sorsan
Yetişemeyip şiirin haydutları tekrar kaldırmasaydı beni ayağa
Eliz Edebiyat, Sayı:13