KANGURU LEHÇESİ
Sevgili uzak şiir Nihat Ziyalan’a
içimin mendili kanamış da seslerden yok haberim
yok haberim içimdeki mendil çatlaklardan
ıslak veda bir şiire başlamış da bitirememişim nicedir
nicedir birer veda köpüğü sinema günlerim
kalbimin üzerinde--kalbim ki gidememeklerden kanguru lehçesi
kendim gibi sepya bir sinema Sydney dert kesemde
inişsiz birer gizli bahçe sensiz içellerim
kendimi eski sinemalara benzetmenin buğusu bende
figüran bir Hüseyin’den çalınmış salaş bir kahve gibiyim
sinemacıları kahveler ve oteller anlardı ya en iyi
o günlerden kalma siyah-beyaz bir dokunuşsun sen de
ellerinde Seyyit Han bir Yılmaz Güney selâmı
bakışlarında Nebahat Çehre kıskancı bir aşk hâli
nicedir ömrü gri cerahat bir adamım ne zaman seni düşünsem
sanki zaaflarından bende biriken ben olmuşsun
bordo ıslık sana atıyorum gençliğimi küçük yangınımla--
babamın filmlerinin kötü adamı seni
görüşmeyeli kimleri öteki dünyaya uğurlamadık ki sensiz
sen ki anasının ölümüne bile yalnız ağlamanın jönü
sensiz sinemalar bitip bitip başlayan ince yara
şimdi bir mektubun gelse de ince ince kanasa/m
Sen, sinemasal şiirim.. kanguru lehçesi uzak kanamam!