SUS ŞİİRİ
Ben ne söylesem eser geçer söz
Bir serçenin kanat vuruşlarından artan
hayatın içinde bile ürperir ölür hicap
Ben ne söylesem ins duymaz ya ağaç duyar
Yağmur duyar taş duyar cin duyar
DAĞILIR gölgesi yoksul ruhun
İşitmek söylemekten daha ağır yük
Demek isterim bu yüzden ama esner kapılar
Uykulara boyanır el izinden tokmaklar
Ben ne söylesem gitmiştir vakti çalan kervanlar
Halep de üşür efendiler ıslanır yosmalar
Ben ne söylesem
Onların günahları biraz daha artar
Ben ne söylesem
Hançer keser ikiye bölünür tırpan
Ne baş ne diz dil üzerinde devran
Ben ne söylesem muallakta öyle döner dolaşır
Damağa çarptıkça delirir düşer coğrafyadan
Ardında gürültülü bir geçmiş bırakır
Dünyanın adı efendinin ağzında kirlenir
Artık söylemenin manası bitmiştir gerçeği
sözün hacmi nedir sesi eriten kalbe
telaşla hemen “DUR” emri verilir
ben ne söylesem şu buğusu tüten ekmeğe
bakıp sözleri geri yutmam gerekir
Ben ne söylesem – söyleyemem – kalır
Aklımda binlerce sözcüklü bir yarım ada
Umut bana rüyasını yedirir
Bir pula satılmıştır akıllı akılsıza
Taşı öptüm diye ağız taşla mı doldurulur
Gövdede kalan söz nazarı da çatlatır
Sözün hükmü kalktı, mezarlar başladı
Biri çokca söyledi diğeri anlamadı
Söze ruh veren küstü dünya hükümsüz kaldı
Dil ağızda kiracı bu yıl erken kurudu
Samıt oldu, doğduğundan beri yapayalnız söz