KOYUN ABDAL
'beslesem elimde tuz ile seni'
böyle de duymasam böyle derdim tam
aynıymış dil iziyle parmak izi
beklesem elimde tuz ile seni
dünyalar kurup yıktığım oldu
yükseldiğim boğulduğum
eşya gıcırdadı zaman soldu terim soğudu
beni bir terleten var idi
terleten yaz günü
terimi silen terimi öpen
yaprakların hışırtısı gelirdi dudaklarından
gece tenim duyar idi
şimdi beni maziye kendini atiye atıyor dedim
hayatını atlardan seyreden baktı
ne bulduysa bu sözde sevdi
ama kırmızı ışıkta geçerken söyledim
insan sezer de bazı şeyleri
duyunca üzülür yine ama üzülme
diyen bir tereyağlı su böreği yedim
hatta önce gülümsedim önce üzülmedim
tilkimi çağırdım da gelmedi
iyi tilki idi güzel tilki idi
siyanürüm azdı bir daha çağırırım
ölünce gelir belki
başaklar da intikam alır
insan tohumu saçtığı yerde kalır
bu ne böyle atasözü gibi oldu diyor tilki
en azından gözleri önceden olsa demezdi
tarih düşsem diyorum bazen ama şaşınyorum
hafıza-i beşer nisyan ile malül malum
beşere mi hafızaya mı isyan insan
hicri eri mi miladi mi bir anahtar kurcalıyor kilidi
____________bööööyle bir çizgi çekiyorum
kilit içinde kırılan anahtar yalan
kaç dünya kurdum içinde ben kalan
dışında ben çilingir arayan
zaman geçmiş yine gece kimini uyutuyor
söyletiyor kimini uyuyanın düşlerinde hece hece
dost sen mi gel din yar sen mi gel din
a ma çok mu er ken a ma çok mu geç gel din
kırmızı ışıklardan geçip geldim
tilki şahit harabelerden çıkıp geldim
bir çizgi idi titrek dillerden kaçıp geldim
uyandım yar geç geldin uyandım geç geldin
Kitap-lık Temmuz-Ağustos 2004 Sayı:74