AYRILIK
1.
buz da tutuşurdu
deneseyilik
en mavi yerinden
bir dolunayın çıplaklığina
varmak üzereyken gövdelerimiz
kim inanırdı gölgenin
anlattığı masala
2.
zil çaldı! birbirini dölleyen
onca kum
düğününe çağırıyor böceklerin
gitmesek olmaz
sence de tuhaf değil mi
buluştuğumuz uçurum
aramızdaki merdivenin
iki ucu boşlukta
3.
bırak bunasın
yelemize takılan onca muska
ellerimiz nasılsa kiralık
ipe dizip mermileri
dengemizden inelim
yosun tutmuş sayfalar
çerçevesiymiş dolaptaki şehvetin
boş ver! nasılsa bulunmadı
iskeleti telefona çağıran ilaç
kÜfredelim gÜnler geçerken
elimizdeki tespihin ağırlığına
heykelimize benzeyerek ölelim!
Dize, Şubat 2004