FİBULA
I.
Bir tasın çınıltısı taşçıl sarnıcta
kamaştırır tarihini bre şair
kavruk duyarlığınla kıvranırken
Derin Frig vadisine gizlenmişse zaman
yitik sözcükleri bulup çıkarmaya
upuzun kulakları olmalı insanın
Sesçil toprağından seken her fısıltıya
kulak kabartmalı biteviye
Ancak kulakkanat bir yaratık
alnının teriyle süzülür höyüğünden
sürükleyip ardından arkaik bir yağmuru
Midaslı söylencelerin ipiyle
rüzgârın gönderine çeker dupduru
II.
Eski bir kente geldiğim doğru
Demem o ki okunmayan kitaplar gibi
gidilmeyen kentler de yenidir
Bir dizeyle iğneleyip iki yakasını
Porsuk’un göğsünü pullayan imgelerle
ballı şarap tadında aşklara bandı mı
kucağında lüle saçlı sevgilinin
tiril tiril hafiflermiş konuğu
Gördüm ve zilzurna yaşadım bunu
Siz ey ateşböcekleriyle harlanan
gecenin çılgın dipsomanları
Rahmi, Erol, Olcay, Necmi, Şakir!
Demirden düdükleri de olsa ayrılığın
Bir kent en güzel şiirle eskitilir
Eskişehir, Kasım-2006
AHMET GÜNBAŞ