OVA
Kavını bırakıp kaçıyor seviştiğimiz odalardan
ben güzel bir trene biniyorum
özlediğim ovaların sonsuzuna gidermiş gibi
her sevişmede çürümüş tenlerim dökülüyor yatağa
o dağların tepeden bakışı oluyor kimi zaman
kalbi yerde.
takalar maviliğin sütüne tuz.
Hayat kaldırmıyor sütün yumuşaklığını
Katlayıp ovaları
zımparalıyorum bir güzel içimdeki sivilce ormanını
ben ne zaman zımparayla kalbimi kaşısam
irinden iyidir diyorum , irinden iyidir kan..
Ovaların kırışıksız ışıltısını hep sevdim
ovaların bakışı hep baktığının kalbine hizalı
“n’evet.n’ayır”lar kadar takma kentlerin bakışı
dağların bakışı acısına kılıf.
Yalnızlık en çok dağlarda bayat.
Kentler hiç duymadı kelebek kanatlarının kırılışını..
bakmayın böyle dağlara atıp tuttuğuma
hayat oralarda taze kentlerde değil
ben gene de ovalara gideceğim
dağlara değil..