SIKINTI
Kovalarla su döküyorsun sobaya
kar savuran rüzgara açıyorsun bütün pencereleri
testiler çeviriyorsun ağzına, içtiğin su değil
kazanlarca kaynamış yağ sanki!.
Bitmiyor sıkıntının sevinci yağmalaması.
Bakışının menzilinde başka dünyalar
sarıldığın hiç bir şiirde içine varmıyor
kim düğümledi bu yolları denizleri kim kuruttu
kim saldı seni bir karafatma gibi
kum ovalarının sonsuzluğuna
Mayına basmış kanlı uçurtma
burada mı aradığın mavi deniz lekesi
nereden takıldın acının sınır tellerine.
gördün işte kanında kendini seyreden eliği
yaşadığın sürekli bir deniz çekilmesi...
Yalan bu tipi bu kanırtan sessizlik
her mevsim başı değişen dağ değil
pencerene asılmış duvar kağıdı sanki
yaşadığın günde rüya kadar izi yok
Kanatları yağlı boyaya bandırılmış kelebek
yarandan eskiydi hep deşileceğin bıçaklar
payına düşen ortalama hayat, usandıran aynılık
çırpınsan biraz daha
hayata sürtünmekten tutuşacaksın
tutuş!.