LâMELİF KİTABI
açılış
BU KİTAP
düşlerini biriktirenlerden
kendine d e n i z seçenlerden
ve acının hesabını
sormasını bilen halklar(*) dan
ve yarası deşilmemiş kavimlerden
ve insanın ateşe en yakın yerinden
bahseder
I.
Ellerine bakın onun
herkes gibi, onunda iki eli
ve iki elinde de on parmağı var
ve herkesten ayrı
on parmağında iki marifet taşır
biri lâm, biri elif sadece
II.
bütün sular bilir
yolun sonunda d e n i z olduğunu
sen de bir deniz seç.kendine
daima duru akan suların başında kur çadırını
suretini göremediğin bulanık sulardan uzak dur
duru suların başı tenha olur
ve bulanık suların başı kalaba olur
ve bulanık suların üstünde harf ulanmaz
Ill,
hiç yarası deşilmemiş bir kavim gördünüz mü
pek yakında bir alamet görünecek size
kuzeyi örten sisler dağıtılacak
birden tenha, birden bomboş kalacak atlaslarınız
ardından vikingleri bile önüne katıp sürüyen gemiler görünecek
ve iblis panikleyecek o zaman
gelenler ne iblis bilecekler ne de melek
çünkü ne iyiden ne de kötüden
bir haber vardır onlara
Titaniğin karnını yaran buzdağını bilir misiniz
işte o, size apaçık bir alamettir
siz unutsanız da biz unutmayız yitik kavimleri
lV.
ellerin halâ bembeyaz...
yıllardır güneşten kaçırdığın o elleri çıkar koynundan
rüzgârsız bıraktığın atların yelelerini topla
her sokakta taşlanarak kapına kadar gelen
o kadına ver
ve onunla aranı hoş tut
çünkü o ateşe en yakın duran yerindir
V.
GECESİ karanlıktan yoksun artık bu şehrin
şairleri, meleksiz girilen dar zamanlarda tutuklu...
göğün kamaşması,yerin karıncalanması pek yakındır
her şeyi yüzüstü bırakın
ardına bakmadan yürüyen bir topluluğa katılın
ve yedi meşale yakın, yedi tepesinde şehrin
ve iki yakasını bir araya getirmek için kurduğunuz
tüm köprüleri yıkın bu şehirden
VI.
DÜŞ biriktirin
hiç uyunmamış uykular bulup
içini hiç görülmemiş düşlerle doldurun
unutmayın ki sizi çoğaltan düşlerinizdir...
ve sizi azaltan da yaşadıklarınızdır
VII.
AYNI HİZADA tutulmak niçin ağırınıza gidiyor
her derinin altında aynı renk kan akıtıldığını görmez misiniz...
niçin halâ aynı hizada bulunmaktan kaçınırsınız
oysa zenciler hep beyaz güler
yaşarken de ölürken de
zenciler hep beyaz güldüler...
Vlll.
Tanrı gözü açık uyuttuğu halde balıkları
gözü kapalı yer kediler
bu apaçık nankörlüktür...
lX.
SİZİN saatleriniz kıyameti göstermekten uzaktır
ancak deliliğin kurulduğu saatler gösterebilir onu
ve onun bilgisi de saklı kılınmıştır sizin için
X.
SANA verdiğimiz harfleri kıskandılar
“bunlar gövdemize dar ” diyerek
tersinden okunan harflere yöneldiler
o halde de ki “sizin harfleriniz size
bizim harflerimiz bize”
XI.
ONLARI pusuda bekleyen o ateşi görmezler
rüzgarlı saçlarına takılıp da öyle kınarlar seni
günü geldiğinde, içinde saklı tuttuğumuz
o ateş, görünecek onlara
ve o gün seni kınadıkları için
pişmanlık duymak bir yarar getirmeyecek onlara
XII.
TUZAKLARINI boş bulunca
nasıl da hemen yüz çevirdiler
“kan göremedik” diyerek
bedel ödemekten de kaçındılar
onlara “gövdenizin aldığı kadarıyla yetinin” denmişti de
onlar bu söze umarsız davranmışlardı
şimdi kendi kendilerini yiyerek bedel ödesinler
de görelim...
kapanış.
sus
turana
ve
din
le
tene
and olsun ki
BU KİTAP
küçük adlarını büyük harflerle yazdıranlara...
ve ergenlik sivilcesi nedir bilmeyenlere...
ve kendinden önce yavrusunu doyuran
minnacık sakadan da utanmayanlara(*)...
ve beş vakit yüzleşip
de yüzsüz kalmakta direnenlere
haddini bildiren bir söz olsun
- a m i n –
(*) Nihat Behram