AĞLAYAN ÜVEY ÇOCUKLAR ÜVERTÜRÜ
Gecenin ördüğü oyalı zakkum
Solgun memesinde seni emziren çılgın tanrıça
kesik kol yende kalmalı oğul
caddelerine doladığım parmaklarımı üşütme
öksüz döşeğim yaşamın çırağı
tarih uçurtmanı bilmediğin atlaslara mı yolladı
ah ne yapmalı da seni o balıklı gölden kurtarmalı
saat sustu incir ağacı kopuk yapraklarından utandı
kızaktaki mor geyik sırtındaki yarayla dönmeyecekti
eyerleyin atımı pazen fistanımı gülleyin
ben kesik ellerimi size doğramadım mı
kirli ülkelerinizde kirli evlerinizde
bu gül lekelerini çoğaltmadınız mı
eyerleyin arka bahçedeki doru kısrağımı
kanatları yağmalanmış çocuklar için kilitli tahtaravalliler
bahçelerde yanık eldivenler
kömür ve kükürt kokan bacalardan küflü cesetler topladım
aşk alanlarınızdaki yasak tramvaydı
hadis verilmişti dilsiz kentleri dervişler gazelleyecekti
barbar duvarlarınızdaki ortaçağ haritası silinmemişti
denizkızı bileklerini iplere dizdi
verin denizlerimi uzandım kendime astım lambamı
alın uykularımı ne olur rengi kül de olsa bana bulut saklayın
kemikli bir yosma şimdi haziran
aynalı rakkasenin kefeninde kıpırdanan
çivili harabede çırılçıplak yıkandım
ne vakit vururdu bilinmez ölümün tokmağı
göğsümdeki gizli hançer
gümüş varaklara kelebekler kazıdım
anne hep ağlar mı üvey çocuklar