SUÇLUYUM
Kendime dair ne yazabilirim yaşadıklarımla
Kendi falıma bakamıyorum insanlığın falına bakmaktan
Gücün ve güçsüzlüğün karşısında verdiğim savaşlar
Hangi savaş insanın kendisiyle geçim derdini aklıyor
Barış meydanlarında çocuklar ölüyor
Ölenlere annelerinin yüreğiyle sesleniyorum
Yüz görümlüğü takarak duvağını açıyorum sessizliğimin
Hangi ses insanın sesinden daha yakın insanlığa
Her günü bir armağan gibi yaşamak
Ben gibi yaşam terzilerinin harcı
Elimde kalan son harca bakıyorum
Kalabalık bir kentin içinden geçiyorum
Şeker toplamak için kapılarını çalacağım evlerim
Poşetimin şekerle dolduğunu gören gözlerim
Ormanlara giden dolmuşlar
Dağılmadan kendimi toparlayacak gücüm olsaydı
Usum duygularıma düşman bir bedende kaç can taşıyor insan
Kaç kez öldürüyor yaşadıkları insanı tutmadım hesap
Tuşları bozuk telefon cihazıyım sesim içimde yankılanıyor
Kul hakkını dağıtan kervanların son yolcusuyum
Okulu oyun arkadaşıyım kendimin
İşim yok bir bardak çayı hesaplayanlarla
Varım yoğum üç beş kitapla birkaç yazma eser
Yazarlar yazdıklarını ben gibi yaşıyorlar mı?
Kent aksanıyla konuşanlar çakıl taşı sesimi duymuyor
Kentlinin kentliyi taşra sayma heveslileri
Bugünden yarına büyük payelerin erbapları
Bilmiyorlar hangi devirden geldiğimi benim
Gülün devri lale devri devrin devri geçti
Yirmi birinci yüzyılda evler evlerin balkonuna taşınıyor
Sınır ötesi getirim bekçileri devriye geziyor
Mezara kent soylu gömülme hırsı insanlığı tırpanlıyor
Çağın gerçeklerine asiyim
Asilerin hayat arkadaşıyım
Okulu oyun arkadaşıyım kendimin
Suçluyum beni anlamanızı istediğim için
27/08/06 MERSİN