TATAVLA
kül de yanınca ne kalacak geriye
harf harf eskitilmiş ömürler mi
kaçıp saklandığımız o ev mi
bakıp da gülecek halimize
yokuşlarında çemberlerin sürüldüğü o yer
gümüş palyaçolar mı saklayacak parklarında
evli kederli ve taşkın gülüşleriyle
rum kadınlar mı anlatacak türkçe acılarımızı
aheste sinerken yangının kokusu tatavla’ya
sonumuz olacaktı geceye taşan nehir
isli bir gökyüzü taşıyacaktım sana, dumanlı bir seviş
hiç öpmemiş gibi öpecektim, bir daha yanar gibi
acıyan yerlerinden başlayacaktım ağlamaya
akarca yokuşu’nda salyalı bir köpek
havai fişeklerine bakıp gülümseyecek
ense kökünden ısıracaktı hayatı
hiçbir şeyin olmasam
kuruyup kalacaktım lacivert balkonlarda
ilmeği kaçırılmış bir aşkın
ikindi yorgunluğu çöküyor
günbatımının hiç gelmediği bu eve
zamana tutunarak ilerliyor akşamlar
mühürlüyor tenimi gidişlerin zenginliği
kül de yanınca ne kalacak geriye
Üç Nokta, Sayı: