İSTANBUL KAÇ TEPE
(Necip Fazıl Ustanın anısına)
ey! dizelerinde Ustalarımın
yedi tepeli şehir;
doğuruyor musun yoksa,
yüzlerce bu tümsek nedir? ..
biraraya gelmeyen
iki yakanda
insan yutan iki dev;
Zincirlikuyu,
Karacaahmet.
meçhûle gidenlere
bir garip ev...
asırlarca sessiz
ve ebedi sakinleri
binlerce kabrin;
havası, suyu
siz yaşarken de böyle miydi
bu devâsâ şehrin? ..
kalıyor mu orada da
yapanın yaptığı yanına kâr;
yoksa iskeletlerinize
sadece dolap mıdır
naaşlarınızın girdiği mezar? ..
cevap verin bir zahmet;
sabrın sonu değil ammâ
kabrin sonu mudur selâmet? !
babam, duyduğunuzu söyler
hoca adamdır, bilir!
o hâlde;
bu ölüm suskunluğu nedendir?
kiminiz sığamıyordunuz dünya’ya
şimdi dar gelmiyor mu kabir?
kiminiz, yediniz-içtiniz
hiç göçmeyecek gibiydiniz!
kiminiz, ikindi günü kadar
bir gün bile görmediniz,
nasılsınız iyi misiniz? ..
..................
biz mi ölüyüz,
siz mi dirisiniz?
avlanır mı cennet kuşları,
kolay yolunur mu kanatları?
var mı kuş tüyünden olan
yatakları, yorganları? ..
mezar taşlarına yansıdığı gibiyse
oradaki rahatınız;
biz hâlâ...