Aldığım Vaziyetler
İşim zor
biliyorum.
Salt gözümün gördüğüyle
hissettiğiyle yüreğimin
algılamak istemiyorum...
Mesela;
daha birkaç saat önce
sırtını sıvazladığı
on yedisinden gün alan oğluna
kaza kurşunu değdiğini
öğrenen
bedeninin cansızlığıyla tanışan
babanın
ceket cebinin astarını örseleyen
nikotin sarısı parmaklarıyla...
Mesela;
aşkın kıpırtısını duymamış bir
büfe işletmecisinin camında yansıyan
renkli film ve reklam afişlerine
karışmış yüzünü
kibrit ve sigaraya karşı elinin titrekliğini
izleyen küçük kızın
saç örgüsünü tutan tokanın
akide şekeri
hoşluğuyla...
Mesela;
iç acıtıcı bir kenar mahallenin
eğreti yokuşunda uzayan
umumhane duvarının
frijidite sızıntılı badanasındaki
şövalye ruhunun
dışımdan içime
gürül gürül yıkayan fısıltılarıyla...
Mesela;
bir bakanlığı temsilen
kentimizi ziyaret eden
sırtı pek
terbiyeli
düzgün iç ve dış donanımlı
yüksek rütbeli memurların
toplantının orta yerinde -mümkünse hep birlikte-
dosyaları fırlatarak
‘lay lay lom’ ları ve marka parfüm kokuları
ortalığı karıştıran neşeli düzensizlikleri
ve atmosferin anarşist ruhlu sevimliliğiyle...
Mesela;
bir şizofren koğuşunun
dünyayı sarıp sarmalayan
topraktan ve denizden fışkırırcasına gür
gerçekleriyle donattığı
kurabiye, dans, çay ve limonatalı
alkolsüz light-partisinin
en umulmadık anından
fırıldayan
felsefeyi yumuşatmış, sindirmiş
yeni akım bir velâyetin iktidarıyla...
Görmek, hissetmek, algılamak istiyorum
İşim zor
biliyorum.
Uzuyor zihnim
Kat ettiğim sokaklarca...