Buğdayın Teni
Arkama döndüm ki önüme geçmiş zaman
Ah ben kurdun gözlerinden
Yakmayı denemiştim büyük ateşi.
Sal halinde okyanusa açılmak düşlerinde
Ancak midye olarak saklamışım inciyi
Neydim ben, ay sanatında yıldız kırıntısı mı?
Neyse ki önüme geçmiş zaman, neyse ki
Beynimden öğrenmişim taşın ağırlığını
Herkes ötekine kapalı da ben açık mıyım?
Penceremden giren rüzgâra bakarsan öyle.
İtiraf ediyorum, hayat biraz uzaktı
Ben daha yakındım kelimelere
Beyaz sevgili suçsuz, benim kusurlu zenci
Onun Nil'i yanında Afrikam ne ki?
Kokudan çok bir rengi algıladıkça teninden
Un olmayı öğrendim zaman değirmeninden
Alevden bir havuzda yüzmeyi deneyip sonra
Gölden okyanus dersleri almaya kalktım
En az keman teli kadar gergin olmadan
Beste yapmaya kalktım sesime güvenerek
Sonra baktım önüme geçen zamana
Anladım ki bumerangmış yazdığım
Gider ve kendine dönermiş sonra
Güle istasyon yoktu yeryüzü bahçesinde
Kurdun gözlerindeki ateş başka anlamlar edindi
Ben ne yaptım, ikizime çalıştım
İlkimden kurtulmak için, ne büyük hata!
İhtiyaçtan ihtirasa geçtim ben
İncecik dal iken kaba ormana
Buğdayın teni Tanrım! Buğdayın teni!
Açlığımı gösterdi!
Abdülkadir Budak
Gösteri Dergisi Haziran 2002 sayısı