EYLÜLÜM OLMASIN
her aşkın göğsümdeki yarası ayrıdır
mevsimlerin gelmesi gibi
hatırı sayılır bir bağışlanmadır bu
kimsenin gözü yok bende
sessiz ve sakin bir kovalamaca hayatı
kendime yediremediğimden olsa gerektir
kimbilir kimin yarası böyle derin
ve anlaşılmaz bir bahane ile
bu hayatın ipine sarılası.
akşam olsa bir diyorum
birden akşam oluyor ölüm
sabahı kimden satın aldığımı bilmiyorum
gidesim yok her gün evin yoluna
şimdi gündüz bir ejderha gibi sarıyor ruhumu
eylül gelmesin istiyorum
eylülü silemiyorum gözlerimden
bir bana dokun ah
senin ellerin öyle sıcak
öyle derin ki avuç içlerin
okuyamıyorum.
kadim bir boşlukta sallanan saltanatın
zarif ve yumuşak ellerime aldanır
demek her baharın bir eylülü var
öyle mi?
neden çıkaramıyoruz üstümüzden libası
kimin sarhoşluğudur böyle
bizi içine çeken
hep aşkın kilidini bir başkası mı açar
derenin kenarına hep kilim mi serilir
bu ateşten bir gömlek daha biçmesin terzi.
senelerin sonu yok
kendime bahane arıyorum
şairlerin öc alması gibi şehirlerden kaçası
ne beni ne seni kurtarmayacak
her sabah ve akşam
bir derenin kenarında olmayı düşleyeceksin
biliyorum hiç bitmeyecek bir yoldasın
öyleyse gel sarılalım birbirimize
başka kimse duymasın dersen bile
benim küllenmiş ateşimin
yakmasından korkarsın.
hep eylülün suçu bu sevda serüveni
adıma sevda türküleri söyle
ölümle sarmaşdolaş
kimsenin durup dinlemesine imkan yok
bu yılanlı kapıdan kovuluşumuzun
belki bir günahın içindeyiz
belki bu mavi okyanus
bir balığın çıkmasına izin verir
ölümü kendi elinde olduktan sonra.
bana bir bahane bul senin olurum
eylüllerimi kovarım kapıdan
seçilmiş bir kimse olamadım
daha ellerim
bir mavi düşün içinde gezinir
akşam olur yoksulluğuma sarınırım.
sen olsan
hiç bitmeyecek mi eylüllerim?
eylül 2001