Şiir akademisi logo
Şairler Şiirler menü Öyküler
Fakir Baykurt Öykü Yarışması - Sarıyer Belediyesi Fakir Baykurt Öykü Yarışması sonuçlandı - Tanpınar Şiir Yarışması’nda Sonuçlar Açıklandı - 9. Aşık Mahzuni Şerif Beste Yarışması başlıyor - Dicle Koğacıoğlu Makale Ödülü 2017 - Bornova Belediyesi Şiir Yarışması - GİO 2017 Roman Ödülü - Sunullah Arısoy 2017 Şiir Ödülü Hüseyin Atabaş’ın - Gençlerden Atatürk'e Mektup Yarışması - "Attila İlhan Edebiyat Ödülleri" başvuruları başladı -

Mehmet Can Doğan

Daha Küçük Yazı Tipi Daha Büyük Yazı Tipi

ÜÇKAĞITÇI ŞAMAN

Ben içimden bakıp sesleniyorken ona hatta seslenirken onunla
yazdığım her sözcük efsun ve tütsü bıraktı bana
bir armağan diye inleyişten – her inleyiş bir armağandır ya-
dağılsın diye dağa vurulan kalp gibi bir yurttan
ayrı düştüm ben sözün büyüsüyle efsunlanmışken
yaklaştığım da oldu inkâr edemem mağarasında yatıp kalktığım
ateş yaktığım kemik attığım geleceği açtığım o dağın
evet o dağın uçurumuna kuş saldığım kurduna ağladığım
kartal uçtu kurt öldü kartaldır uçar gerçi ama kurt
neden ölsün hem de neden ölsün yalnızlıktı tek bildiği
yerinde kaldı hepsi yazıklanmalı mıyım hayıflanmalı mıyım


Kim kimde ne bıraktığını nerden bilebilir
ve kişi kendisinden ne kaldığını ve dahi ne kalacağını
yoklar belki hatırlamasa da kimden aldığını
ağrılarını iç sızılarını yıkılışın şerhettiği mânâyı
                         elbette ah elbette çiçek toplamayı
ömür bahçesinden uçmaya kararlı
bir güvercinin boynunu koparmayı düşünürken
Güvercin Gerdanlığı’nı ah evet belki bunu için sevdim ben
 
İp attım kemend oldu şeytanım boynuma
dolanmıştı nasılsa çocukluğumda ayağıma
sen sallayacaksın ipi diyen kimdi mutlaka vardı biri
kimdi beni bir ipin dişlerine ve kuyruğuna bırakan
kandır akan izle ve çık yarana yosun sarmayan ormandan
Öyleyse ormanlar kahrolsun kahrolsun çocukluğum
tarlalar da biçilmiş ekinler de bir yere götüren yollar da


Ah nasıl bir yerler çekti de beni ah nasıl yollarda yoruldum ben
dağlara da baktım içime eğilirken ama çöllere düştüm erken 
hep erken ama ne diyorum hep erken düştüm çöllere ben 
akrebi gördüm dişisini de gördüm erkeği oldum öldüm
erkek oldukça hep öldüm hep öldüm
ne kılıç kullanmak korudu beni ne kalkan tutmak
yani dünyanın zulmüne ortak olmak baba olmak


Ağıtlar dinledim kimin kimde gömüldüğünü anlamak için
inanmak için herkesin birbirini aldattığı oyunlar izledim 
ah ne acı herkesin herkes için herkese soyunduğunda  
derinine daldığı denizinde adamın kadının kızıyla boğulduğunda 
boğulduğunda her kuyunun bir uğultuya yurt olduğunda 
ama inanmak için 
dümdüz inanmak için yaşandığını öğrendim sonunda


Salladım ipi şeytanım içinde atlasın atlayabilirse  
coğrafya dersinde kimse ama kimse kalmayınca yanımda 
anladım şeytanın vâkidir ayna olduğu da – çoğalma yakın olma- 
yakın olma diyorum sana ama yine de yine de inandım ona 
inandığım gibi cürüme ve cezaya ve adama ve kadına


Hayır atları değil adamları da vururlar belki başında belki sonunda 
kaba bir şehvetle ya kurşunla olur yahut küfürle 
geçerler üstünden daima evet daima haklı bir mazeretle 
sevişmenin mazereti vardır olduğu gibi ayrılmanın  
acımanın kan dökmenin lâkin dalgalanmanın ve durulmanın 
denize iyi geldiğini kim söyleyebilir dahası kim kime ne söyleyebilir  
hangi söz kimin elinden tutar ve kimi sözün söz olduğuna ikna edebilir


Biri bana kalbi sökülmüşleri hatırlatmasın dağlardan ot toplamaya gidenleri
gidip de şarkılarıyla geri dönmeyenleri dönemeyenleri 
hayaları burulan atları cübbelere inat merhem yapmayı 
hatırlatmasın inat etmeyi iman etmeyi 
aklımın boğulduğum düğümünü çözüp kırbaç oluyor yoksa yılan 
aktıkça kırbaç aktıkça kan cennet ile cehennemi birleştiriyor arada kalan  
yazık cennetini silahında taşıyana yazık cehennemin eksik olan silahına
hem de nasıl yazık kendini cennet ile cehennemin birliğinde tanımlayana 
varlığında cenneti ve cehennemi taşıdığı için vurulmayı o hak eder ilkin
Yasını mı tutayım hayır yarasından  mı alnından mı öpeyim hayır 
kokmasın çürümesin iğrenilmesin diye mezarını mı kazayım hayır 
ama kışkırtılmış her hayırın bir evet olduğunu nasıl anlatayım  
hayır hayır hayır hayır


(Ludingirra 10-11)


 
Şiirakademisi ticari amaç gütmediği için ürünlere telif hakkı ödemez. Ürünlerin telif hakkı yazarına aittir.
5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası uyarınca, ürünler site yönetiminden ve yazarından izinsiz kullanılamaz.  
Bebek Giyim - Toptan Oyuncak - web tasarım
Şiir Akademisi - Ana Sayfa