Eski İnsan Türküsü
oturup kalmışız bir duvarın dibinde tepemizde karanlık
aklımızda domates fideleri ahdımız vatan için ölmek açlık
açlık belki belki açlık adı konulmadık bir durgunluk durgunluk
içimiz her yer karanlık karanlık içimiz demek ki umuttur
demek yine çadırlar tozlu yollar değişmezdir çukurova
kalçaları süslü gerdanı salınası ateş gibi bir gelin kız
nasırlı elleri beyaz pazen donlarıyla pamuk tarlaları
cennet cehennem sıtma yüksek ateş çeyizlik iplik
sırmalı yelek sarı altın topulu tarla yoğun kanama
sarma tütün traktör ve mazot potası bol tarla umut umut
belki yine çukurova yolları belki yine vatana ihanet ihanet
bildiğince yürüsün dağlara ovalara bazen ülkelere en çok
en çok tarlana en çok kadınına inkâr edilmez hükmettin
yine de soyun çürük yanlarını yarına kalan sadece sen
dik duruşun yok oluşun sarı dişlerinle gülümse evet
hatırla emri kutsaldır ki bahçeni ve kadınını gülümset
ekicisin dikicisin bazen tarlacısın yine de hep hükmettin
buydu yazgın hükmolundun ve hükmettin
boynu büküktün durgunluktan başı diktin yorgunluk
yine de yeniseyde kutlu ganjda ırmaklarda akan sen
tüm yatakları dolduran dipten dibe akan sen
iyi çirkin çok değişmez ve tükenmez sen
adı sadece evet sadece adı insan olan sen
umudun çocuksu adı toprağın türküsü kadının
(İzlek, 16-17)